Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
ÇÜRÜK YUMURTA : Turkish Turkish

ozulup kokmuş olan yumurta

ÇÜRÜKÇÜL : Turkish Turkish

doğal olarak hayvan ve bitki kalıntılarının üzerinde yaşayan ve onların çürümesine yol açan (bitki ve organizmalar), °saprofit

ÇÜRÜKDAMAR : Turkish Turkish

taşocaklarında bir mermeri bölen çok gevrek gereçten oluşmuş damar

ÇÜRÜKLÜK : Turkish Turkish

çürük olma durumu

ÇÜRÜKLÜK : Turkish Turkish

ışe yaramayan maddelerin bırakıldığı yer

CÜRÜM, -RMÜ : Turkish Turkish

suç

CÜRÜM, -RMÜ : Turkish Turkish

yanlışlık, kusur ya da hatadan doğan durum

ÇÜRÜMEK : Turkish Turkish

(bitki ya da hayvan) türlü etkilerle ve en çok mikropların etkisiyle, kimyasal değişikliğe uğrayarak bozulup dağılmak

ÇÜRÜMEK : Turkish Turkish

sağlamlığını, dayanıklılığını yitirmek

ÇÜRÜMEK : Turkish Turkish

vurulma ya da sıkışma yüzünden vücutta lekeler oluşmak

ÇÜRÜMEK : Turkish Turkish

(düşünce, dava, sav için) temelsiz ve kanıtsız kalmak

ÇÜRÜMEK : Turkish Turkish

(ınsan için) yıpranmak, çökmek

ÇÜRÜMEK : Turkish Turkish

çok bozulmak, yozlaşmak, temel değerlerini yitirmek

ÇÜRÜTMEK : Turkish Turkish

çürümesine neden olmak

ÇÜRÜTMEK : Turkish Turkish

(eti) bayatlatıp gevrek bir duruma getirmek

ÇÜRÜTMEK : Turkish Turkish

doğru olarak ileri sürülen bir düşüncenin, bir davanın boşluğunu, anlamsızlığını ortaya koymak

ÇÜRÜTÜLMEK : Turkish Turkish

çürütmek eylemine konu olmak

ÇÜRÜTÜLMEK : Turkish Turkish

doğru olarak ileri sürülen bir düşüncenin yanlışlığını, gerçeklere dayanmadığını ortaya çıkarmak

ÇÜŞ : Turkish Turkish

yürüyen eşeği durdurmak için söylenen söz

ÇÜŞ : Turkish Turkish

yakışıksız bir davranış karşısında söylenen kaba bir söz

CUŞİŞ : Turkish Turkish

coşkunluk, coşma

CÜSSE : Turkish Turkish

ınsan gövdesi

CÜSSELİ : Turkish Turkish

ıri yapılı, iri gövdeli, iriyarı (insan)

ÇUVAL : Turkish Turkish

pamuk, kenevir ya da sentetik iplikten dokunmuş büyük torba

ÇUVAL GİBİ : Turkish Turkish

kaba ve seyrek (kumaş) ya da bol ve ütüsüz (giysi)