Multilingual Turkish Dictionary Turkish Turkish

DAĞILIŞ : Turkish Turkish

dağılmak eylemi ya da biçimi, çözülme

DAĞILIŞ : Turkish Turkish

yıkılış

DAĞILMA : Turkish Turkish

dağılmak eylemi

DAĞILMA : Turkish Turkish

sınırlı bölgelere toplanmış birlik, gereç ve kuruluşların düşman saldırısına karşı daha iyi korunmalarını sağlamak amacıyla birbirlerinden uzaklaştırılmaları

DAĞILMA : Turkish Turkish

aynı silahla, aynı hedefe atılan mermilerin, barut haklarının ve başka koşulların değişmesi yüzünden ayrı ayrı noktalara vurması

DAĞILMAK : Turkish Turkish

toplu durumda iken ayrılıp, birbirinden uzaklaşmak

DAĞILMAK : Turkish Turkish

değer ve birimler belli etkenlerle, oranlı olarak bölünmek

DAĞILMAK : Turkish Turkish

parçalanarak yayılmak, ufalanmak

DAĞILMAK : Turkish Turkish

karışık duruma gelmek, düzeni bozulmak

DAĞILMAK : Turkish Turkish

irliği, bütünlüğü bozulmak

DAĞILMAK : Turkish Turkish

ir topluluğun, kuruluşun varlığı son bulmak, fesholunmak

DAĞILMAK : Turkish Turkish

etkisi, gücü azalmak

DAĞINIK : Turkish Turkish

geniş bir alana yayılmış olan

DAĞINIK : Turkish Turkish

ir arada olmayan, birbiriyle bağlantısı olmayan

DAĞINIK : Turkish Turkish

düzeni bozuk, karışık

DAĞINIK : Turkish Turkish

düzensiz, düzenli olmayan, tertipsiz

DAĞINIK : Turkish Turkish

düşüncelerini toparlayamayan

DAĞINIK IŞIK : Turkish Turkish

ir sahnenin aydınlatılmasında genel aydınlanmayı sağlayan ya da sahnenin genel aydınlanma derecesini artırmakta kullanılan ışık

DAĞINIKLIK : Turkish Turkish

dağınık olma durumu

DAĞINTI : Turkish Turkish

karışık, gelişigüzel atılmış öteberi

DAĞISTANLI : Turkish Turkish

dağıstan halkından olan (kimse)

DAĞITICI : Turkish Turkish

gazete, mektup vb. şeyleri dolaşarak ilgili yerlere dağıtan kimse, °müvezzi

DAĞITICI : Turkish Turkish

ateşlemeli motorlarda ikinci akımı bujilere dağıtan düzenek, °distribütör

DAĞITICI : Turkish Turkish

ir malın tanıtılarak yaygınlaşmasını, satılmasını üstlenen kişi ya da şirket, °distribütör

DAĞITICILIK : Turkish Turkish

dağıtma işi