Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
DAHDAH, DEHDEH : Turkish Turkish

at

DAHİ : Turkish Turkish

da, de

DAHİ : Turkish Turkish

koşul bildiren eylemlerden sonra gelerek koşulun geçerli olmadığını bildirir, bile

DÂHİ : Turkish Turkish

olağanüstü yeteneği ve yaratıcı gücü olan (kimse) öke

DÂHİCE : Turkish Turkish

dâhiye yakışır (biçimde)

DAHİL : Turkish Turkish

ıç, içeri

DAHİL : Turkish Turkish

ıçinde olmak üzere, ile birlikte

DAHİL, -HLİ : Turkish Turkish

ir işe karışmış olma, karışma

DAHİLEN : Turkish Turkish

ıçeriden, içten

DAHİLEN : Turkish Turkish

(ılaçlar için) ıçilerek, yutularak

DAHİLİ : Turkish Turkish

ıçle ilgili, içsel

DÂHİLİK : Turkish Turkish

dâhi olma durumu, °deha

DAHİLİYE : Turkish Turkish

(devlet yönetiminde) ıçişleri

DAHİLİYE : Turkish Turkish

hekimliğin vücudun iç hastalıklarıyla ilgili kolu

DAHİLİYE : Turkish Turkish

ıç hastalıklarıyla ilgili hastane bölümü

DAHİLİYE MÜTEHASSISI : Turkish Turkish

iç hastalıkları uzmanı

DAHİLİYE SUBAYI : Turkish Turkish

askeri okul, hastane gibi kuruluşlarda iç yönetime karışan subay

DAHİLİYECİ : Turkish Turkish

ıç hastalıkları uzmanı

DÂHİYANE : Turkish Turkish

dahiye yakışır (biçimde), dâhice

DAHLETMEK : Turkish Turkish

karışmak, burnunu sokmak; sataşmak

DAİM : Turkish Turkish

sürekli, sonsuz

DAİM ETMEK (YA DA EYLEMEK) : Turkish Turkish

sürekli kılmak

DAİM OLMAK : Turkish Turkish

süredurmak, sürüp gitmek, devam etmek

DAİMA : Turkish Turkish

her zaman, her vakit, sürekli olarak

DAİMİ : Turkish Turkish

sürekli, kalıcı, temelli, gedikli