Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
DAKTİLO ETMEK : Turkish Turkish

yazı makinesiyle yazma

DAKTİLO MAKİNESİ : Turkish Turkish

yazı makinesi

DAKTİLOGRAF : Turkish Turkish

yazı makinesiyle yazan kimse, daktilo

DAKTİLOGRAFİ : Turkish Turkish

yazı makinesiyle yazı yazma işi

DAKTİLOSKOPİ : Turkish Turkish

parmak izine dayanarak kimlik belirleme yöntemi

DAKTİLOTEKNİ : Turkish Turkish

suçlunun suç yerinde bıraktığı izleri araştırmak ve ortaya çıkarmak amacıyla kullanılan yöntemler

DAL : Turkish Turkish

ağacın gövdesinden ayrılan kollardan her biri

DAL : Turkish Turkish

ir bilimin, bir etkinliğin, bir örgütlenmenin belli bir bölümü, kol, alan, °branş, °saha

DAL : Turkish Turkish

canlıların bölümlenmesinde, sınıfların bir araya gelmesiyle oluşan birlik, °şube

DAL : Turkish Turkish

arka, sırt

DAL : Turkish Turkish

omuz, omuzbaşı

DAL : Turkish Turkish

çıplak, yalın

DAL : Turkish Turkish

zaman belirten sözcüklerin başına getirildiğinde sözcüğün anlamını güçlendirir

DAL BUDAK SALMAK : Turkish Turkish

karmaşık bir biçimde yayılıp genişlemek

DAL BUDAK SALMAK : Turkish Turkish

soy yönünden genişleyip yayılmak

DAL GİBİ : Turkish Turkish

ince, uzun yapılı

DAL GİBİ KALMAK : Turkish Turkish

(vücudu) çok zayıflamak

DAL GÜNDÜZ : Turkish Turkish

güpegündüz

DAL ÖĞLE : Turkish Turkish

tam öğle vakti

DAL VERMEK : Turkish Turkish

dayanmak, yaslanmak

DALA ÇIKA : Turkish Turkish

üyük güçlüklerle

DALAK : Turkish Turkish

midenin arkasında, diyaframın altında, sol böbreğin üstünde, yassı, uzunca, akyuvar üreten ve yıpranmış alyuvarları toplayan, damarlı gevşek bir dokudan oluşmuş organ

DALAK : Turkish Turkish

omurgalı hayvanlarda lenf bezine benzeyen ve kan damarları çok olan bir organ

DALAK : Turkish Turkish

al peteği