Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
AFFETMEK, -DER : Turkish Turkish

hoşgörüyle karşılamak, mazur görmek

AFFETMEK, -DER : Turkish Turkish

görev ya da işten çıkarmak

AFFETMEMEK : Turkish Turkish

ağışlamamak, hoşgörmemek

AFFETMİŞSİNİZ : Turkish Turkish

"hiç de öyle değil," "yanılıyorsunuz" anlamında kullanılır

AFFETTİRMEK : Turkish Turkish

ağışlanmasını sağlamak

AFFETTUOSO : Turkish Turkish

ir parçanın taşkın bir duyguyla çalınacağını anlatır

AFFEYLEMEK : Turkish Turkish

affetmek

AFFOLUNMAK : Turkish Turkish

ağışlanmak, affedilmek

AFGAN : Turkish Turkish

afganistan halkından ya da bu halkın soyundan olan kimse

AFGAN : Turkish Turkish

afganistan'a ya da afganistan halkına özgü olan

AFİ : Turkish Turkish

gösteriş, çalım, caka, °fiyaka

AFİ KESMEK (SATMAK YA DA YAPMAK) : Turkish Turkish

irine karşı gösteriş yapmak, üstünlük taslamak, kabadayılık etmek

AFİLİ : Turkish Turkish

gösterişli, çalımlı, fiyakalı, cakalı

AFİŞ : Turkish Turkish

ir şeyi duyurmak, tanıtmak için hazırlanan, çoğu kez resimli, duvar ilanı

AFİŞ YUTMAK : Turkish Turkish

yalan söylemek, palavra atmak

AFİŞÇİ : Turkish Turkish

afiş yapan sanatçı

AFİŞÇİLİK : Turkish Turkish

afiş yapma sanatı

AFİŞE : Turkish Turkish

açığa çıkmış, duyulmuş

AFİŞE ETMEK : Turkish Turkish

açığa vurmak, belirtmek, duyurmak

AFİŞEOLMAK : Turkish Turkish

sırrı ya da kimliği açığa çıkmak, tanınmak

AFİŞLEMEK : Turkish Turkish

afiş asıp bir şeyi duyurmak

AFİŞLEMEK : Turkish Turkish

nitelemek, göstermek

AFİŞTE KALMAK : Turkish Turkish

(oyun için) başarıyla günlerce sürmek

AFİYET OLSUN (AFİYET ŞEKER OLSUN) : Turkish Turkish

ir şey yiyip içenlere "yarasın" anlamında söylenen iyi dilek sözü

AFİYET, -Tİ : Turkish Turkish

hasta olmama durumu, esenlik