Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
DARALMAK : Turkish Turkish

güçleşmek, zorlaşmak

DARALMAK : Turkish Turkish

sıkışmak, bunalmak

DARALTICI : Turkish Turkish

oruların çaplarını daraltmakta kullanılan bağlantı parçası

DARALTILMAK : Turkish Turkish

daraltmak eylemi yapılmak

DARALTMAK : Turkish Turkish

dar duruma getirmek

DARASINI ALMAK : Turkish Turkish

içine bir şey konulacak kabın ağırlığını tartmak

DARASINI DÜŞMEK : Turkish Turkish

tarttıktan sonra kabın ağırlığını hesaptan düşmek

DARASIZ : Turkish Turkish

darası alınmadan

DARAYA ATMAK (YA DA ÇIKARMAK) : Turkish Turkish

değer vermemek

DARBE : Turkish Turkish

vuruş, çarpış, °darp

DARBE : Turkish Turkish

ir ülkede zor kullanarak yönetimi devirme eylemi

DARBE : Turkish Turkish

irini kötü duruma düşüren, sarsan olay

DARBE : Turkish Turkish

hızlı ve kısa hareket

DARBE VURMAK (YA DA İNDİRMEK) : Turkish Turkish

iyi olan bir durumu kötüye dönüştürmek

DARBE YEMEK : Turkish Turkish

gücünü sarsan hatta yok eden bir durumla karşılaşmak

DARBECİ : Turkish Turkish

yönetimi devirmeye yönelik eylem düzenleyen (kimse ya da grup)

DARBECİLİK : Turkish Turkish

ir ülkede yönetimi devirme eylemi

DARBELEMEK : Turkish Turkish

vurmak, çarpmak

DARBELEMEK : Turkish Turkish

yıkıma uğratmak

DARBELEMEK : Turkish Turkish

ir işi engellemek

DARBETMEK : Turkish Turkish

vurmak, çarpmak

DARBETMEK : Turkish Turkish

(para için) damga basmak

DARBIMESEL : Turkish Turkish

atasözü

DARBOĞAZ : Turkish Turkish

kısık

DARBOĞAZ : Turkish Turkish

toplumun, çözümlenmesinde güçlüklerle karşılaştığı bunalımlı durum