Turkish Turkish
DAVALI : Turkish Turkish
kendisinden bir şey dava edilen kimse, °müddeialeyh
DAVALI : Turkish Turkish
dava konusu olan (şey)
DAVALI : Turkish Turkish
davası olan
DAVALIK : Turkish Turkish
davayı gerektiren
DAVAR : Turkish Turkish
koyun ve keçiye verilen ortak ad
DAVAR : Turkish Turkish
koyun ya da keçi sürüsü
DAVAVEKİLİ, -Nİ : Turkish Turkish
avukat sayısı beşten az olan yerlerde avukat yetkisini taşıyan meslek adamı
DAVET ETMEK : Turkish Turkish
çağırmak
DAVET ETMEK : Turkish Turkish
yol açmak
DAVET ETMEK : Turkish Turkish
irinin bir şeye uymasını istemek
DAVET, -Tİ : Turkish Turkish
çağrı, çağırma
DAVET, -Tİ : Turkish Turkish
yemekli toplantı
DAVETÇİ : Turkish Turkish
çağrıda bulunan kimse, çağrıcı
DAVETİYE : Turkish Turkish
çağrılık
DAVETKÂR : Turkish Turkish
çağırarak davet eden, çekici
DAVETLİ : Turkish Turkish
çağrılı
DAVETNAME : Turkish Turkish
yasal bir iş için gönderilen çağrılık
DAVETSİZ : Turkish Turkish
çağrılmadan gelen
DAVIŞ : Turkish Turkish
hafif gürültü, hışırtı, tıkırtı
DAVLUM : Turkish Turkish
sürülmek, ekilmek için dikdörtgen biçimde ayrılmış tarla bölümü
DAVLUMBAZ : Turkish Turkish
dumanı toplayıp bacaya vermeye yarayan çıkıntı
DAVLUMBAZ : Turkish Turkish
yandan çarklı vapurların çarklarını örten yarım daire biçimindeki kapak
DAVRANIŞ : Turkish Turkish
davranmak eylemi ya da biçimi, tutum, °muamele, °hareket
DAVRANIŞ : Turkish Turkish
fels. dıştan gözlemlenebilecek tepkilerin toplamı
DAVRANIŞ : Turkish Turkish
organizmanın uyaranlar karşısındaki tepkilerinin tümü
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani