Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
DAYANMAZLIK : Turkish Turkish

organizmanın ilaca ya da besine karşı hastalık derecesinde gösterdiği büyük tepki

DAYATMAK : Turkish Turkish

dayamak eylemini yaptırmak

DAYATMAK : Turkish Turkish

kendi istediğini yaptırmakta üstelemek

DAYATMAK : Turkish Turkish

aşkasının isteğine karşı koymak

DAYAYIP DÖŞEMEK : Turkish Turkish

eksiksizce döşemek

DAYI : Turkish Turkish

annenin erkek kardeşi

DAYI : Turkish Turkish

ir kimsenin kayırıcısı olan, sözü geçer kimse

DAYI : Turkish Turkish

yaşlı erkeklere seslenme sözü olarak kullanılır

DAYI : Turkish Turkish

osmanlı ımparatorluğu döneminde tunus, cezayir ve trablusgarp'ta seçimle başa getirilen yönetici

DAYI : Turkish Turkish

kabadayı, külhanbeyi

DAYI : Turkish Turkish

cesur, yiğit

DAYIERKİ : Turkish Turkish

soyda temel olarak dayıyı benimseyen topluluk durumu

DAYIERKİL : Turkish Turkish

dayıerki temeline dayanan

DAYILANMAK : Turkish Turkish

kabadayı gibi davranmak

DAYILANMAK : Turkish Turkish

üyüklük taslamak, böbürlenmek

DAYILIK : Turkish Turkish

dayı olma durumu

DAYILIK : Turkish Turkish

kayırıcılık

DAYILIK : Turkish Turkish

kabadayılık

DAYIZADE : Turkish Turkish

dayı oğlu ya da kızı

DAZ : Turkish Turkish

saçı dökülmüş (baş), dazlak

DAZ : Turkish Turkish

çıplak (toprak)

DAZARA DAZAR : Turkish Turkish

çok ivedi ve telaşlı

DAZLAK : Turkish Turkish

tepesindeki saçı dökülmüş olan (kimse, baş)

DAZLAKLAR : Turkish Turkish

avrupa'da, özellikle almanya'da saldırganlığı ve ırkçılığıyla tanınan, başını kazıtarak dolaşan, uyumsuz gençlerden oluşan topluluk

DAZLAKLAŞMAK : Turkish Turkish

dazlak duruma gelmek