Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
DEBİÖLÇER : Turkish Turkish

ir akışkanın, sıvının ya da gazın debisini ölçen, denetleyen, düzenleyen aygıt

DEBRİYAJ : Turkish Turkish

otomobilde motorla vites kutusunu birbirine bağlayıp ayıran, motordan gelen devinimi sarsıntısız olarak öteki aktarma öğelerine ileten düzen, kavrama

DEBRİYAJ : Turkish Turkish

debriyajı yapan düzenek, kavrama pedalı

DECCAL, -LI : Turkish Turkish

dinsel inanışlara göre kıyamete yakın bir zamanda çıkacağına inanılan yalancı peygamber

DECCAL, -LI : Turkish Turkish

(küçük d ile) s. mec. yalancı, fesat

DEDE : Turkish Turkish

(evlat için) babanın ya da ananın babası, büyükbaba

DEDE : Turkish Turkish

üyükbabadan başlayarak geriye doğru atalardan her biri

DEDE : Turkish Turkish

mevlevi tarikatında çile doldurmuş olan dervişlere verilen san

DEDE : Turkish Turkish

çok yaşlı erkeklere seslenme sözü olarak kullanılır

DEDE : Turkish Turkish

alevi-bektaşilerde yol (tarikat) büyüğü

DEDE (DEDESİ) KORUK YER, TORUNUNUN DİŞİ KAMAŞIR : Turkish Turkish

eskilerin yaptığı yanlış işlerden daha sonrakiler de zarar görür

DEDEKTİF : Turkish Turkish

gizli polis, polis hafiyesi

DEDEKTÖR : Turkish Turkish

ulucu, °detektör

DEDELİK : Turkish Turkish

dede olma durumu ya da dedeye yakışan davranış

DEDELİK : Turkish Turkish

alevi-bektaşilerde önderlik kurumu

DEDİ Mİ? : Turkish Turkish

tam vaktinde

DEDİĞİ ÇIKMAK : Turkish Turkish

dediği şey gerçekleşmek

DEDİĞİ DEDİK : Turkish Turkish

her istediğini yaptırır

DEDİĞİ DEDİK : Turkish Turkish

söylediği sözden geri dönmez

DEDİĞİM DEDİK, ÇALDIĞIM DÜDÜK : Turkish Turkish

ir insanın sözünde direndiğini anlatmak için söylenen bir tekerleme

DEDİĞİN : Turkish Turkish

adı verilen, sayılan, kabul edilen

DEDİĞİNDEN (DIŞARI) ÇIKMAK : Turkish Turkish

sözünü dinlememek

DEDİKODU : Turkish Turkish

ir kimseyi çekiştirmeye, kınamaya yönelik söylenti, °kilükal

DEDİKODU ETMEK ( YA DA YAPMAK) : Turkish Turkish

irini çekiştirmek

DEDİKODUCU : Turkish Turkish

çok dedikodu yapan