Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
DENETLEYİCİ : Turkish Turkish

denetleyen aygıt

DENETMEN : Turkish Turkish

ir kuruluştaki işlerin yasa ve tüzüklere uygun olarak yürütülüp yürütülmediğini denetlemekle yükümlü kimse, °müfettiş

DENEY : Turkish Turkish

ilimsel bir gerçeği göstermek, bir yasayı doğrulamak, bir varsayımı kanıtlamak amacıyla yapılan işlem, °tecrübe

DENEY : Turkish Turkish

deneyim, °tecrübe

DENEY TÜPÜ : Turkish Turkish

çoğunlukla kimyasal deneylerde kullanılan bir ucu kapalı cam boru

DENEYCİ : Turkish Turkish

deneycilik yanlısı olan (kimse), °ampirist

DENEYCİLİK : Turkish Turkish

ilginin gözlem, deneme ya da duyularla elde edilebileceğini ileri süren geleneksel öğreti, görgücülük, °ampirizm, "usçuluk" karşıtı

DENEYCİLİK : Turkish Turkish

organizmayla durum ya da çevre arasında bir etkileşim olarak yaşantıya önem veren, bilgiyi simgelerle iletişimi yapılan denetimli ve yeniden düzenlenmiş yaşantı biçiminde düşünen çağdaş bir felsefe anlayışı, görgücülük, °ampirizm

DENEYİM : Turkish Turkish

ir kimsenin belli bir sürede ya da yaşam boyu edindiği bilgilerin tümü, °tecrübe

DENEYİM KAZANMAK : Turkish Turkish

deneyimli duruma gelmek

DENEYİMLİ : Turkish Turkish

deneyim kazanmış olan, tecrübeli

DENEYİMLİLİK : Turkish Turkish

deneyim kazanmış olma durumu

DENEYİMSEL : Turkish Turkish

araştırma sonucu olmayıp uygulamayla kazanılan bilgiye dayanan, °ampirik

DENEYİMSİZ : Turkish Turkish

deneyimi olmayan, tecrübesiz

DENEYİMSİZLİK : Turkish Turkish

deneyimsiz olma durumu, tecrübesizlik

DENEYKAP, -BI : Turkish Turkish

ıçinde kimya deneyleri yapmaya yarayan özel kap

DENEYLEMEK : Turkish Turkish

deney yapmak

DENEYLİ : Turkish Turkish

deneye başvurularak yapılan

DENEYSEL : Turkish Turkish

deneye dayanan; bilimsel, sanatsal deneyde kullanılabilir olan, °amprik, °tecrübi

DENEYSELCİLİK : Turkish Turkish

gerçek bilginin ancak deney yoluyla elde edilebileceğini; bilgilerimizin varsayımsal nitelik taşıdığını, gerçeğin insan yaşantısının bir ürünü olarak düşünülmesi gerektiğini; değerlerle ahlaklılığın saltık değil, görgül ve toplumsal olduğunu ileri süre

DENEYSELLEŞMEK : Turkish Turkish

deneysel özellik kazanmak

DENEYSELLİK : Turkish Turkish

deneysel olma durumu

DENEYSİZ : Turkish Turkish

deneye başvurmadan yapılan

DENEYÜSTÜ : Turkish Turkish

deneyle kazanılması olanaksız; usla ilgili olan (bilgi)

DENEYÜSTÜCÜLÜK : Turkish Turkish

ınsan bilgisinin niteliğini ve ilkelerini önsel olarak saptamak amacıyla deney alanının ötesine gitmeye çalışan anlayış, °mütealiye, °transandantalizm