Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
DEPO ETMEK : Turkish Turkish

yığmak, biriktirmek

DEPOCU : Turkish Turkish

depoya bakan kimse, depo görevlisi

DEPOCULUK : Turkish Turkish

depocunun işi, görevi

DEPOLAMAK : Turkish Turkish

depo etmek, biriktirmek

DEPOLANMAK : Turkish Turkish

depolamak eylemi yapılmak

DEPOLİTİZE : Turkish Turkish

siyaset dışı

DEPOLİTİZE ETMEK : Turkish Turkish

siyaset dışı bırakmak, siyasetten uzak tutmak

DEPOLİTİZE OLMAK : Turkish Turkish

siyaset dışı kalmak, siyasetten uzak durmak

DEPOR : Turkish Turkish

döviz piyasasında vadeli fiyat peşin fiyattan düşük olduğunda, bu iki fiyat arasındaki fark

DEPOZİT : Turkish Turkish

depozito

DEPOZİTO : Turkish Turkish

güvence olarak para, değerli kâğıt ya da eşya olarak verilen bağlanma akçesi

DEPOZİTO : Turkish Turkish

ir malın geriye verilebilen parçaları için ödenen para

DEPPOY : Turkish Turkish

depo

DEPREM : Turkish Turkish

yerkabuğunun derin katmanlarının kırılıp yer değiştirmesi ya da yanardağların püskürme durumuna geçmesi nedeniyle oluşan sarsıntı, yersarsıntısı, °hareket, °zelzele

DEPREM : Turkish Turkish

çok sarsıcı olay

DEPREMBİLİM : Turkish Turkish

depremleri, yer hareketlerini inceleyen bilim dalı, °sismoloji

DEPREMBİLİMCİ : Turkish Turkish

deprembilim uzmanı, °sismolog

DEPREMÖLÇER : Turkish Turkish

depremlerin yeğinliğini ölçmekte kullanılan aygıt, °sismometre

DEPREMÖLÇÜM : Turkish Turkish

depremlerin neden olduğu hareketlerin incelenmesi ve ölçülmesi

DEPREMYAZAR : Turkish Turkish

depremlerin yerini, yeğinliğini, süresini saptayan çok duyarlı aygıt, °sismograf

DEPRENMEK : Turkish Turkish

kımıldamak, devinmek, sarsılmak, hareket etmek

DEPREŞME : Turkish Turkish

depreşmek eylemi, °nüks

DEPREŞMEK : Turkish Turkish

yeniden ortaya çıkmak, nüksetmek

DEPREŞTİRMEK : Turkish Turkish

depreşmesine neden olmak

DEPRESYON : Turkish Turkish

(ruhsal) çöküntü