Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
DERİNDEN DERİNE : Turkish Turkish

uzaklardan

DERİNDONDURUCU : Turkish Turkish

yiyecekleri dondurarak saklayan buzdolabı ya da buzdolabının bu bölümü, °dipfriz

DERİNLEMESİNE : Turkish Turkish

çok ayrıntılı olarak

DERİNLEŞMEK : Turkish Turkish

derin duruma gelmek

DERİNLEŞMEK : Turkish Turkish

ir konuda köklü, sağlam bilgi edinmek, bilgisini genişletmek

DERİNLEŞMEK : Turkish Turkish

ses kaynağı uzaklaşarak az duyulur duruma gelmek

DERİNLEŞTİRME : Turkish Turkish

derinleştirmek eylemi

DERİNLEŞTİRMEK : Turkish Turkish

derin duruma getirmek

DERİNLEŞTİRMEK : Turkish Turkish

ayrıntılarına kadar incelemek, derinliğine incelemek

DERİNLETMEK : Turkish Turkish

derin duruma getirmek

DERİNLİĞİNE : Turkish Turkish

derinlemesine

DERİNLİK : Turkish Turkish

ir şeyin dip tarafının yüzeye, ağıza olan uzaklığı, dip

DERİNLİK : Turkish Turkish

ir cismin en ve boy dışındaki üçüncü boyutu

DERİNLİK : Turkish Turkish

ulunulan yere göre uzakta olan yer

DERİNLİK : Turkish Turkish

özüne inerek ayrıntılarıyla kavrama gücü

DERİNLİK : Turkish Turkish

varlığın içi, özü

DERİNLİK : Turkish Turkish

varlığı ortaya çıkarılamamış, kanıtlanamamış şey

DERİNLİK : Turkish Turkish

yanaşık ya da dağınık düzende bulunan bir birliğin en ileride olan kısmının başından, en geride bulunan kısmının sonuna kadar olan uzaklık

DERİNLİK KAYAÇLARI : Turkish Turkish

yerkabuğunun derinlerinde, büyük kütleler biçiminde katılaşmış magma kayaçları

DERİNLİKÖLÇER : Turkish Turkish

deniz derinliklerini ölçmeye yarayan aygıt, °batimetre

DERİNLİKÖLÇÜM : Turkish Turkish

su derinliklerini ölçme ve elde edilen verileri değerlendirme, °batimetri

DERİNSOĞUTMA : Turkish Turkish

malzemeyi ıstenilen ısıda koruma tekniği

DERİNSOĞUTUCU : Turkish Turkish

kapalı devre halinde çalışan soğuk üreten aygıt

DERİNTİ : Turkish Turkish

toplantı

DERİNTİ : Turkish Turkish

gelişigüzel toplanmış eşya