Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
DERLEME : Turkish Turkish

seçilip toplanmış

DERLEMEK : Turkish Turkish

seçme yaparak toplamak, bir araya getirmek, ºtedvin etmek

DERLEMEK : Turkish Turkish

düzgün bir biçimde toplamak

DERLENMEK : Turkish Turkish

derlemek eylemi yapılmak

DERLEYİCİ : Turkish Turkish

derleme yapan kimse

DERLEYİCİLİK : Turkish Turkish

derleyicinin yaptığı iş

DERLEYİP TOPLAMAK (YA DA TOPARLAMAK) : Turkish Turkish

dağınık olan şeyleri bir araya getirip düzenlemek, düzene sokmak

DERLİ TOPLU : Turkish Turkish

düzenli, dağınık olmayan, düzen verilmiş

DERLİ TOPLU : Turkish Turkish

düzenli bir biçimde

DERMAN : Turkish Turkish

güç, °takat, °mecal

DERMAN : Turkish Turkish

em, °ilaç

DERMAN : Turkish Turkish

çıkar yol, çözüm yolu, umar, °çare

DERMANI KESİLMEK ( YA DA DERMANDAN KESİLMEK) : Turkish Turkish

yorgunluk, hastalık nedeniyle güçsüzleşmek

DERMANSIZ : Turkish Turkish

gücü kalmamış, bitkin

DERMANSIZLAŞMAK : Turkish Turkish

gücü kalmamak, güçsüz duruma gelmek, güçsüzleşmek

DERMANSIZLIK : Turkish Turkish

güçsüzlük, bitkinlik, °zafiyet

DERMATOLOG : Turkish Turkish

deri sayrılıkları uzmanı, cildiyeci

DERMATOLOJİ : Turkish Turkish

deri sayrılıklarıyla ilgili tıp dalı, °cildiye

DERME : Turkish Turkish

dermek eylemi

DERME : Turkish Turkish

aynı türden bir araya getirilmiş şeylerin tümü

DERME ÇATMA : Turkish Turkish

gelişigüzel toplanmış, aralarında uygunluk bulunmayan

DERME ÇATMA : Turkish Turkish

değersiz gereçlerle özensiz olarak yapılmış

DERMEK, -ER : Turkish Turkish

derlemek, toplamak, devşirmek

DERMEYAN : Turkish Turkish

ortada, ortaya konmu?

DERMEYAN ETMEK : Turkish Turkish

ir düşünce ileri sürmek, ortaya koymak