Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
DERNEK : Turkish Turkish

sonrası kurulmuş derneklerimizdendir

DERNEKÇİ : Turkish Turkish

ir amacın dernek kurularak gerçekleştirilebileceğini düşünen ve bunun için çalışan kimse

DERNEKÇİLİK : Turkish Turkish

ir derneğin çatısı altında toplanma, dernek oluşturma

DERNEKLEŞMEK : Turkish Turkish

ir derneğin çatısı altında toplanarak etkinliklerine katılmak, dernek için çalışmalar yapmak

DERNEŞİK : Turkish Turkish

derli toplu, düzenli

DERPİŞ : Turkish Turkish

öngörme, göz önünde tutma, öne sürme

DERPİŞ ETMEK : Turkish Turkish

öngörmek, göz önünde tutmak, öne sürmek

DERS : Turkish Turkish

ir konuda öğretmenin öğrenciye bir sınıfta, belirli bir sürede verdiği bilgi

DERS : Turkish Turkish

u bilgi aktarımı için ayrılan süre

DERS : Turkish Turkish

öğrencinin öğrenmek zorunda olduğu bilgi dalı

DERS : Turkish Turkish

öğrenimin yapıldığı saat

DERS : Turkish Turkish

ir olayın bellekte bıraktığı öğretici iz, öğüt, °ibret

DERS ALMAK : Turkish Turkish

ir konu üzerinde bir öğrenci yetkili bir kimseden bilgi edinmek

DERS ALMAK : Turkish Turkish

ir olaydan deneyim kazanmak, ibret almak

DERS ÇALIŞMAK : Turkish Turkish

ders yapmak

DERS GÖRMEK : Turkish Turkish

ders almak

DERS OLMAK : Turkish Turkish

ir olay, deneyim kazandırmak, öğretici örnek olmak, ibret olmak

DERS VERMEK : Turkish Turkish

öğretmek, yetiştirmek

DERS VERMEK : Turkish Turkish

azarlamak, sert davranmak, sert bir karşılıkla yola getirmek, haddini bildirmek

DERS YAPMAK : Turkish Turkish

öğretim yapmak

DERSANE : Turkish Turkish

derslik, °sınıf

DERSANE : Turkish Turkish

okul dışında parayla ders veren kuruluş

DERSLİK : Turkish Turkish

öğrencilerin, bir öğretmenin gözetimi altında, anlatma, araştırma, küme çalışması gibi yollarla ve çok kez türlü eğitim araç ve gereçlerinden de yararlanarak ders yaptıkları yer, °dersane, °sınıf

DERT : Turkish Turkish

üzüntü

DERT : Turkish Turkish

hastalık; ağrı