Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
DESTE DESTE : Turkish Turkish

demet demet

DESTECİ : Turkish Turkish

desteleyici

DESTEK : Turkish Turkish

ir şeyi dengede, durağan tutmaya yarayan şey, dayanak, dayak

DESTEK : Turkish Turkish

üzerine bir şey oturtmaya, tutturmaya, koymaya yarar araç, °hamil

DESTEK : Turkish Turkish

yardımcı

DESTEK : Turkish Turkish

ir vektörü taşıyan sonsuz doğru

DESTEK : Turkish Turkish

ir birlik için sağlanan yardım ya da koruma

DESTEK OLMAK : Turkish Turkish

güç sağlamak, yardımcı olmak

DESTEKÇE : Turkish Turkish

antik ve klasik mimaride kimi yapılarda korniş altına düzenli olarak yerleştirilen, taşıyıcı özelliği olan küçük destek

DESTEKÇİ : Turkish Turkish

yardım eden, destek olan

DESTEKÇİLİK : Turkish Turkish

destekçi olma durumu

DESTEKDOKU : Turkish Turkish

vücuda destek görevi yaptıkları için bağdokusunun kıkırdak ve kemik- dokularına bir arada verilen ad

DESTEKDOKU : Turkish Turkish

kalın çeperli, güçlü gözelerden oluşmuş bitkiye, diklik, sertlik ve sağlamlık kazandıran doku

DESTEKLEME : Turkish Turkish

desteklemek eylemi

DESTEKLEME : Turkish Turkish

kamu yararına üretimde bulunanlara devletçe yapılan para yardımı, °sübvansiyon

DESTEKLEME ALIMI : Turkish Turkish

ir ürünün değerini belli bir düzeyden aşağı düşürmemek için devletçe yapılan satın alma işi

DESTEKLEMEK : Turkish Turkish

ir şeyi, bir destekle istenilen durumda tutmak, destek koymak

DESTEKLEMEK : Turkish Turkish

ir kimse ya da kuruluşa yardım sağlamak

DESTEKLEMEK : Turkish Turkish

(birine, topluluğa vb.) arka olmak, arka çıkmak

DESTEKLENMEK : Turkish Turkish

desteklemek eylemine konu olmak

DESTEKLENMEK : Turkish Turkish

desteklemek eylemi yapılmak

DESTEKLİ : Turkish Turkish

desteği olan

DESTEKSİZ : Turkish Turkish

desteği olmayan

DESTEKSİZ ATMAK : Turkish Turkish

abartılı ve yalan konuşmak

DESTELEMEK : Turkish Turkish

deste durumuna getirmek, deste yapmak