Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
DEZAVANTAJ : Turkish Turkish

engelleme, zarar verme durumu

DEZENFEKTAN : Turkish Turkish

mikrop kırma özelliği olan (madde)

DEZENFEKTE : Turkish Turkish

mikroplardan temizlenmi?

DEZENFEKTE ETMEK : Turkish Turkish

mikroplardan temizlemek, mikropsuzlaştırmak

DİALKOL : Turkish Turkish

glikol

DİAPOZİTİF : Turkish Turkish

diyapozitif

DİBA : Turkish Turkish

altın ve gümüş işlemeli bir tür ipek kuma?

DİBACE : Turkish Turkish

aşlangıç, giriş, önsöz, °mukaddime

DİBEK : Turkish Turkish

taştan ya da ağaçtan yapılmış büyük havan

DİBEK : Turkish Turkish

dibekte dövülmüş olan

DİDAKTİK : Turkish Turkish

öğretici

DİDAKTİK : Turkish Turkish

öğretim yöntemlerini ele alan bilim, öğretim bilgisi

DİDAR : Turkish Turkish

yüz, °çehre

DİDİK DİDİK : Turkish Turkish

didiklenmiş olan

DİDİK DİDİK : Turkish Turkish

didikleyerek

DİDİK DİDİK DİDİK DİDİK ETMEK ( YA DA OLMAK) : Turkish Turkish

didiklemek, (didiklenmek)

DİDİKLEMEK : Turkish Turkish

çekiştirerek ya da ısırarak parçalamak

DİDİKLEMEK : Turkish Turkish

ir yerin ya da bir şeyin içindeki eşyayı karıştırarak aramak, araştırmak

DİDİKLENMEK : Turkish Turkish

didiklemek eylemi yapılmak

DİDİNİŞ : Turkish Turkish

didinmek eylemi ya da biçimi

DİDİNMEK : Turkish Turkish

çok güçlük çekerek sürekli çalışmak, çabalamak, çırpınmak

DİDİŞİM : Turkish Turkish

konuşma ve tartışmayı bir araç değil, amaç sayan felsefe yöntemi, °eristik

DİDİŞİMSEL : Turkish Turkish

didişime ilişkin

DİDİŞKEN : Turkish Turkish

didişmekten hoşlanan

DİDİŞME : Turkish Turkish

didişmek eylemi