Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
DİK RÜZGÂR : Turkish Turkish

geminin yoluna karşı esen rüzgâr

DİK SİLİNDİR : Turkish Turkish

ekseni tabanına dikey olan silindir

DİK ÜÇGEN : Turkish Turkish

diküçgen

DİK YAMUK : Turkish Turkish

kenarlarından biri tabanlarına dik olan yamuk

DİK, -Kİ : Turkish Turkish

yatay bir düzleme göre yerçekimi doğrultusunda bulunan, eğik olmayan

DİK, -Kİ : Turkish Turkish

eğimi dike yakın olan

DİK, -Kİ : Turkish Turkish

yatık durmayan, sert

DİK, -Kİ : Turkish Turkish

(ses için) sert, kalın, tok

DİK, -Kİ : Turkish Turkish

(bakış için) sert

DİK, -Kİ : Turkish Turkish

(söz için) ters, aksi

DİK, -Kİ : Turkish Turkish

irbirine dikey olan doğrulardan oluşmuş

DİKBAŞLI : Turkish Turkish

ildiğinden vazgeçmeyen, kolay boyun eğmeyen, inatçı

DİKBAŞLILIK : Turkish Turkish

dikbaşlı olma durumu, inatçılık

DİKÇE : Turkish Turkish

dike yakın

DİKÇE : Turkish Turkish

dokuma tezgâhlarında elemgenin üzerinde döndüğü ağaç çubuk

DİKDÖRTGEN : Turkish Turkish

açıları dik olan paralelkenar

DİKEÇ : Turkish Turkish

ağ çubuğu dikmek için delik açmaya yarayan çubuk

DİKEÇ : Turkish Turkish

kazık, sırık, ağaç çubuk

DİKEL : Turkish Turkish

çapa, bel gibi tarım aracı

DİKELEÇ : Turkish Turkish

fide dikiminde çukur açmaya ve fide dikmeye yarayan sivri uçlu araç

DİKELMEK : Turkish Turkish

dik duruma gelmek, dikleşmek

DİKELMEK : Turkish Turkish

ayakta durmak

DİKELMEK : Turkish Turkish

sert konuşmak, karşı gelmek, birine kafa tutmak

DİKELTMEK : Turkish Turkish

ir şeyi dik duruma getirmek

DİKEN : Turkish Turkish

kimi bitkilerin dal, yaprak, meyve kabuğu gibi bölümlerinde ve kimi hayvanların derisinde bulunan sert, ucu sivri ve batıcı çıkıntılardan her biri