Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
DİNGİLLİ : Turkish Turkish

dingili olan

DİNGİN : Turkish Turkish

devinmeyen, kımıldamayan, durgun, °sakin

DİNGİN : Turkish Turkish

dinlenmiş, huzurlu, sakin

DİNGİN : Turkish Turkish

gücü tükenmiş, yorgun, mecalsiz

DİNGİNCİLİK : Turkish Turkish

tam bir gönül dinginliği, tutkusuzluk içinde isteklerden sıyrılmış olarak, direnç göstermeden kendini tanrı istencine vermeyi ve tanrısal ruh dinginliği kazanmayı amaçlayan dünya görüşü

DİNGİNLEŞMEK : Turkish Turkish

dingin duruma gelmek

DİNGİNLİK : Turkish Turkish

dingin olma durumu, durgunluk, °sükûnet

DİNİ : Turkish Turkish

dinsel

DİNİ BİR UĞRUNA : Turkish Turkish

müslümanlık davası uğruna

DİNİ BÜTÜN : Turkish Turkish

dinine çok bağlı, inancı sağlam olan, dinin buyruklarına eksiksiz yerine getiren

DİNİ GİBİ BİLMEK : Turkish Turkish

çok iyi, kesinlikle bilmek

DİNİ İMANI PARA : Turkish Turkish

tek düşüncesi para olan kimseler için kullanılır

DİNİM HAKKI İÇİN ( YA DA DİNİM AŞKINA) : Turkish Turkish

dinimi tanık tutarım anlamında bir ant

DİNİNE YANDIĞIM : Turkish Turkish

öfke, kızgınlık gibi duyguları belirtmek için kullanılan ilenç sözü

DİNİŞ : Turkish Turkish

dinmek eylemi ya da biçimi

DİNK : Turkish Turkish

pirinci kabuğundan ayırmak ya da bulgur dövmek için kullanılan dibek

DİNK : Turkish Turkish

şayak, aba gibi şeyleri dövmek için kullanılan araç

DİNLEME : Turkish Turkish

dinlemek eylemi

DİNLEME SALONU : Turkish Turkish

müzik, tiyatro yapıtlarını dinletmek; radyo, televizyon yayınları yapmak ya da ses kaydetmek amacıyla akustiği sağlanmış salon, °oditoryum

DİNLEMEK : Turkish Turkish

ışitmek için kulak vermek

DİNLEMEK : Turkish Turkish

irinin sözünü, öğüdünü kabul edip gereğince davranmak

DİNLEMEK : Turkish Turkish

uymak, baş eğmek, itaat etmek

DİNLEMEK : Turkish Turkish

kulakla ya da dinleme aygıtıyla hastayı muayene etmek

DİNLENCE : Turkish Turkish

tatil

DİNLENDİRİCİ : Turkish Turkish

dinlendirme özelliği olan