Turkish Turkish
DIŞPLAZMA : Turkish Turkish
ir göze içerisindeki stoplazmanın farklılaşmış dış katı
DİSPROSYUM : Turkish Turkish
atom ağırlığı 162,5, atom numarası 66, yoğunluğu 8,54 olan, 1500 °c'de ergiyen, açık yeşil renkte çözeltiler veren, az bulunan bir element, simgesi dy
DIŞRAK : Turkish Turkish
herkesin öğrenmesinde sakınca görülmeyen, gizli kapalı olmayan (her türlü bilgi, öğreti), "içrek" karşıtı
DIŞSAL : Turkish Turkish
dışla ilgili, dışa değgin, °harici
DIŞSALGI : Turkish Turkish
salgı bezlerince doğrudan doğruya ya da bir salgı kanalı aracılığıyla organizmadan dışarıya ya da dış ortamla bağlantılı bir iç boşluğa akıtılan salgı
DIŞSATIM : Turkish Turkish
ir ülkenin ürettiği malları başka bir ülkeye ya da ülkelere satması, °ihracat
DIŞSATIM : Turkish Turkish
dış ülkelere satılan malların tümü
DIŞSATIMCI : Turkish Turkish
dışsatım yapan (kimse), ihracatçı
DIŞSATIMCILIK : Turkish Turkish
dışsatım işleriyle uğraşma, ihracatçılık
DIŞSATIMLAMAK : Turkish Turkish
ülke içinde üretilmiş bir malı yabancı ülkelere satmak, ihraç etmek
DİŞSEL : Turkish Turkish
oğumlanma noktası dişlerde bulunan (ünsüz)
DİŞSİL : Turkish Turkish
dişle ilgili
DİŞSİZ : Turkish Turkish
dişi olmayan, kimi dişleri dökülmüş olan
DİŞSİZLİK : Turkish Turkish
diş yokluğu
DIŞTABAN : Turkish Turkish
ayakkabının altını oluşturan dayanıklı parça
DİŞTACI, -NI : Turkish Turkish
dişlerin, dişetlerinin dışında kalan bölümü
DIŞTAN : Turkish Turkish
aslında olmayıp sonradan ve dışarının etkisiyle ortaya çıkan (düşünceler)
DİŞTEN ARTIRMAK : Turkish Turkish
yiyecek giderlerini kısarak para biriktirmek
DIŞTERSAÇI : Turkish Turkish
ıki koşut doğruyu kesen üçüncü bir doğrunun iki yanında, koşutların dışında altlı üstlü oluşan dört açıdan her biri
DİSTRİBÜTÖR : Turkish Turkish
dağıtıcı
DIŞYARIÇAP, -PI : Turkish Turkish
düzgün bir çokgenin köşelerinden geçen dairenin yarıçapı
DIŞYÜZ : Turkish Turkish
ir şeyin dışarıdan görünüşü
DIŞZAR : Turkish Turkish
aynı irilikte olmayan kütin durumuna gelmiş çiçektozu tanecikleri
DİTMEK, -ER : Turkish Turkish
yün, pamuk vb. yi tellere ayırarak kabartmak
DİTMEK, -ER : Turkish Turkish
çok küçük parçalara, lif lif ayırmak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani