Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
DOGMATİK FELSEFE : Turkish Turkish

eleştirmeciliğin ve kuşkuculuğun tersine olarak, her türlü yadsıma ve kuşkunun üstünde tutulan birtakım ilkeleri benimseyen felsefe

DOGMATİZM : Turkish Turkish

dogmacılık

DÖĞME : Turkish Turkish

dövme

DÖĞMECİ : Turkish Turkish

dövmeci

DÖĞMEK : Turkish Turkish

dövmek

DOĞRAM : Turkish Turkish

doğrama sonucu ortaya çıkan parça

DOĞRAMA : Turkish Turkish

doğramak eylemi

DOĞRAMA : Turkish Turkish

marangozlukta bir yapının kapı, pencere, dolap, raf gibi ağaç, metal ya da plastik bölmeleri

DOĞRAMAÇ : Turkish Turkish

ekmeği süt, yoğurt, ayran içine doğrayarak yapılan yiyecek

DOĞRAMACI : Turkish Turkish

ahşap doğrama yapan kimse

DOĞRAMACILIK : Turkish Turkish

doğramacı olma durumu ya da doğramacının sanatı

DOĞRAMAK : Turkish Turkish

keserek parçalamak

DOĞRAMAK : Turkish Turkish

ir şeyi küçük küçük parçalayarak başka bir şeye katmak

DOĞRANMAK : Turkish Turkish

kesilmek, parça parça edilmek

DOĞRANMAK : Turkish Turkish

kesilir gibi ağrımak

DOĞRATMAK : Turkish Turkish

doğramak eylemini yaptırmak

DOĞRAYIŞ : Turkish Turkish

doğramak eylemi ya da biçimi

DOĞRU : Turkish Turkish

ir ucundan öbür ucuna değin yönü değişmeyen, "eğri" ve "çarpık" karşıtı

DOĞRU : Turkish Turkish

gerçek, yalan olmayan

DOĞRU : Turkish Turkish

usa, mantığa uygun

DOĞRU : Turkish Turkish

yasa, yöntem ve ahlaka bağlı, dürüst, namuslu

DOĞRU : Turkish Turkish

gerçeğe ya da kurala uygun

DOĞRU : Turkish Turkish

gerçek; °hakikat

DOĞRU : Turkish Turkish

ıki nokta arasındaki en kısa çizgi

DOĞRU : Turkish Turkish

yanlışsız, eksiksiz