Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
DOLAMBAÇSIZ : Turkish Turkish

dolambacı olmayan

DOLAMBAÇSIZ : Turkish Turkish

açık, doğrudan, doğrudan doğruya, °direkt

DOLAMIK : Turkish Turkish

ir tür ağ, bir tür avcı tuzağı

DOLAN : Turkish Turkish

yalan dolan

DOLANDIRICI : Turkish Turkish

irini aldatarak mal ya da parasını alan (kimse)

DOLANDIRICILIK : Turkish Turkish

dolandırıcı olma durumu ya da dolandırıcının yaptığı iş

DOLANDIRILMAK : Turkish Turkish

dolandırmak eylemine konu olmak

DOLANDIRMAK : Turkish Turkish

irini aldatarak parasını ya da malını elinden almak

DOLANDIRMAK : Turkish Turkish

dolaştırmak

DOLANIM : Turkish Turkish

paranın, değerli kâğıdın elden ele geçmesi, °tedavül, °sirkülasyon

DOLANMAK : Turkish Turkish

ir şeyin çevresine sarılmak

DOLANMAK : Turkish Turkish

ir şeyin çevresinde dönmek, gezmek

DOLANMAK : Turkish Turkish

karışmak, dolaşmak

DOLANTAŞI, -NI : Turkish Turkish

mineralleri gözle görülebilen, benekli ve yeşilimtırak renkli gabro ile bazalt arası püskürük kütle

DOLAP : Turkish Turkish

genellikle tahtadan yapılmış, bölme ya da çekmelerine eşya konulan, kapaklı mobilya

DOLAP : Turkish Turkish

dönerek çalışan ve özellikle su çeken düzen

DOLAP : Turkish Turkish

dönme dolap

DOLAP : Turkish Turkish

düzen, °hile, °manevra

DOLAP : Turkish Turkish

ıstanbul bedesteninde dükkân

DOLAP BEYGİRİ GİBİ DÖNÜP DURMAK : Turkish Turkish

dar bir çevrede hiç değişmeden aynı işi yapmak

DOLAP ÇEVİRMEK ( YA DA DÖNDÜRMEK) : Turkish Turkish

hile ve dalavereyle iş yapmak

DOLAPA GİRMEK : Turkish Turkish

aldatılmak, oyuna gelmek

DOLAPÇI : Turkish Turkish

dolap yapan ya da satan kimse

DOLAPÇI : Turkish Turkish

dönme dolap işleten kimse

DOLAPÇI : Turkish Turkish

hileci, düzenci