English To Turkish
AVIATE : English Turkish Redhouse
a.vi.ateey'viyeyt fiil uçak kullanmak
AVIATION : English Turkish Redhouse
a.vi.a.tioneyviyey'şın isim havacılık
AVIATOR : English Turkish Redhouse
a.vi.a.torey'viyey'tır isim pilot, havacı
AVID : English Turkish Redhouse
av.idäv'îd sıfat coşkun; hevesli
AVOCADO : English Turkish Redhouse
av.o.ca.doävıka'do, avıka'do isim avokado, amerikaarmudu
AVOCATION : English Turkish Redhouse
av.o.ca.tionävıkey'şın isim birinin asıl işi dışında yaptığı bir iş, hobi
AVOID : English Turkish Redhouse
a.voidıvoyd' fiil
den kurtulmak; önlemek.
kaçınmak; çekinmek.
sakınmak
AVOIDABLE : English Turkish Redhouse
a.void.ablesıfat
önlenebilir.
kaçınılabilir
AVOIDANCE : English Turkish Redhouse
a.void.anceisim
of
den kurtulma;
i önleme.
of
den kaçınma;
den çekinme.
of
den sakınma
AVOIRDUPOIS : English Turkish Redhouse
av.oir.du.poisävırdıpoyz' isim İngiliz ve Amerikan ağırlık ölçü sistemi
AVOIRDUPOIS POUND : English Turkish Redhouse
651 gram, 78 ons
AVOW : English Turkish Redhouse
a.vowıvau' fiil açıkça söylemek, itiraf etmek
AVOWAL : English Turkish Redhouse
a.vow.alisim açıkça söyleme; itiraf
AWAIT : English Turkish Redhouse
a.waitıweyt' fiil beklemek, gözlemek, hazır olmak
AWAIT SOMEONE WITH ANTICIPATION : English Turkish Redhouse
irini/bir şeyi dört gözle beklemek
AWAIT SOMETHING WITH ANTICIPATION : English Turkish Redhouse
irini/bir şeyi dört gözle beklemek
AWAKE : English Turkish Redhouse
a.wakeıweyk' fiil (awoke, awaked/awoken) uyanmak; uyandırmak
AWAKEN : English Turkish Redhouse
a.wak.enıwey'kın fiil uyanmak; uyandırmak
AWARD : English Turkish Redhouse
a.wardıwôrd' isim ödül, mükâfat. fiil
ödüllendirmek.
(resmi bir kararla) vermek
AWARE : English Turkish Redhouse
a.wareıwer' sıfat farkında; haberdar
AWARENESS : English Turkish Redhouse
a.ware.nessisim farkında olma
AWASH : English Turkish Redhouse
a.washıwôş' sıfat bakınız be awash
AWAY : English Turkish Redhouse
a.wayıwey' zarf Uzaklaşmayı veya belli bir uzaklıkta bulunmayı gösterir: He backed away. Geri gitti. She's away for the weekend. Hafta sonu için bir yere gitti. That's ten kilometers away. Orası on kilometre uzakta
AWE : English Turkish Redhouse
aweô isim
korkuyla karışık saygı, huşu.
korkuyla karışık şaşkınlık, dehşet. fiil
i huşu içinde bırakmak.
i dehşete düşürmek
AWE-INSPIRING : English Turkish Redhouse
awe-in.spir.ingô'înspayrîng sıfat
insanı huşu içinde bırakan.
dehşet verici
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani