Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
BE CONVULSED WITH LAUGHTER : English Turkish Redhouse

gülmekten katılmak

BE CROSS WITH : English Turkish Redhouse

-e dargın olmak

BE CURSED : English Turkish Redhouse

lanetli olmak

BE DELAYED : English Turkish Redhouse

gecikmek, geç kalmak

BE DELIGHTED WITH : English Turkish Redhouse

-e çok sevinmek

BE DESIROUS OF : English Turkish Redhouse

-i arzu etmek,
e can atmak

BE DESTINED FOR : English Turkish Redhouse

(bir yere doğru) yol almak/gitmek; (bir yere doğru) gidecek olmak:
talih tarafından bir şeye yöneltilmek: He was destined for greatness. Kader onu büyük bir adam olmaya yöneltti. He was destined to become president. Talih onu cumhurbaşkanlığına yöneltti. The ship was destined for China. Gemi Çin'e doğru yol alıyordu

BE DESTINED TO : English Turkish Redhouse

talih tarafından bir şeye yöneltilmek: He was destined for greatness. Kader onu büyük bir adam olmaya yöneltti. He was destined to become president. Talih onu cumhurbaşkanlığına yöneltti

BE DISDAINFUL OF SOMETHING : English Turkish Redhouse

ir şeyi hor görmek

BE DISENCHANTED WITH : English Turkish Redhouse

gözünden düşmek: I'm disenchanted with him. O, gözümden düştü

BE DISGUSTED WITH : English Turkish Redhouse

-den bıkmak

BE DISINCLINED : English Turkish Redhouse

canı istememek

BE DISPOSED TO : English Turkish Redhouse

eğiliminde olmak

BE DISSATISFIED WITH SOMETHING : English Turkish Redhouse

ir şeyden memnun olmamak

BE DONE FOR : English Turkish Redhouse

konuşma dili
mahvolmak; belaya çatmak.
pestili çıkmak, canı çıkmak

BE DONE TO A TURN : English Turkish Redhouse

kıvamında pişmiş olmak

BE DOOMED TO : English Turkish Redhouse

(kötü bir şeye) mahkûm olmak

BE DOWN IN THE DUMPS : English Turkish Redhouse

çok neşesiz olmak, canı sıkkın olmak

BE DOWN IN THE MOUTH : English Turkish Redhouse

konuşma dilikeyifsiz olmak, canı sıkkın olmak

BE DOWN ON : English Turkish Redhouse

-e karşı olmak

BE DOWN TO THE WIRE : English Turkish Redhouse

(bir şeyi yapmak için tanınan mühlet) bitmek üzere olmak; (bir işin) sonuna yaklaşmış olmak: We're down to the wire. Bu işin sonuna yaklaştık

BE DRESSED IN TATTERS : English Turkish Redhouse

(birinin) üstü başı yırtık pırtık olmak, yırtık pırtık giysiler içinde olmak

BE ENAMORED OF : English Turkish Redhouse

-e âşık olmak

BE ENCASED IN : English Turkish Redhouse

ile kaplı olmak; ile örtülü olmak

BE ENCHANTED BY : English Turkish Redhouse

-e bayılmak,
i çok sevmek: She is enchanted with her new house. Yeni evine bayılıyor