English To Turkish
TINCTURE : English Turkish Redhouse
tinc.turetîngk'çır isim tentür
TINCTURE OF IODINE : English Turkish Redhouse
tentürdiyot
TINDER : English Turkish Redhouse
tin.dertîn'dır isim (kav gibi) kuru ve çabuk tutuşan madde
TINE : English Turkish Redhouse
tinetayn isim (çatala ait) diş
TINFOIL : English Turkish Redhouse
tin.foiltîn'foyl isim folyo
TING : English Turkish Redhouse
tingtîng isim çınlama sesi. fiil çınlamak; çınlatmak
TINGE : English Turkish Redhouse
tingetînc fiil
with
i hafif bir şekilde (bir renge) boyamak.
with (-in kokusu) hafifçe (havaya) yayılmak; (-in tadı) (bir yemekte) azıcık bulunmak.
with
e biraz
.. katmak. isim (bir şeyden) azıcık bir miktar
TINGLE : English Turkish Redhouse
tin.gletîng'gıl fiil
tatlı bir şekilde ürpermek; (vücutta bir yer) karıncalanmak: Her cheeks were tingling in the cold air. Soğuk, yanaklarını ısırıyordu.
çınlamak. isim
tatlı bir ürperti; (vücudun bir yerinde) karıncalanma.
çınlayış, çınlama
TINKER : English Turkish Redhouse
tink.ertîngk'ır isim (gezici) tenekeci. fiil
(tamirci olmayan biri) bir şeyi tamir etmeye çalışmak; bir şeyi düzeltmeye çalışmak.
denemeler yaparak bir sonuca varmaya çalışmak.
with (bir şeyi) tamir etmeye çalışmak; (bir şeyi) düzeltmeye çalışmak.
with (tamir veya düzeltme amacıyla)
i kurcalamak,
i ellemek
TINKLE : English Turkish Redhouse
tin.kletîng'kıl fiil çıngırdamak; çıngırdatmak. isim çıngırtı
TINNER : English Turkish Redhouse
tin.nertîn'ır isim kalaycı
TINNY : English Turkish Redhouse
tin.nytîn'i sıfat
teneke gibi.
tiz ve çirkin (madeni ses)
TINSEL : English Turkish Redhouse
tin.seltîn'sıl isim (kısa kesilmiş) gümüşi şeritler
TINT : English Turkish Redhouse
tinttînt isim
(renkte) açık bir ton.
renk. fiil (bir şeyi) (bir rengin açık bir tonuna) boyamak: Cazibe tints her hair blue. Cazibe saçına mavi bir ton veriyor
TINY : English Turkish Redhouse
ti.nytay'ni sıfat ufacık, küçücük, minicik, minnacık, minimini
TIP : English Turkish Redhouse
tiptîp fiil (tipped, tipping)
bir yana yatırmak veya eğmek; bir yana yatmak veya eğilmek.
over devirmek; devrilmek.
İngiliz İngilizcesi boca etmek, dökmek, boşaltmak. isim, İngiliz İngilizcesi
çöplük.
çok dağınık yer
TIP ONE'S HAT : English Turkish Redhouse
(saygı veya nezaketle) şapkasını kaldırıp tekrar başına koymak
TIP THE SCALES AT : English Turkish Redhouse
(tartılınca) (belirli bir ağırlık) çekmek
TIP-OFF : English Turkish Redhouse
tip-offtîp'ôf isim, konuşma dili tüyo, herkesin bilmediği bir haber/bilgi
TIPSY : English Turkish Redhouse
tip.sytîp'si sıfat çakırkeyif, yarı sarhoş
TIPTOE : English Turkish Redhouse
tip.toetîp'to fiil ayaklarının ucuna basarak ilerlemek. isim bakınız on tiptoe
TIRE : English Turkish Redhouse
tiretayr fiil
yormak; yorulmak.
bıktırmak; of
den bıkmak,
den usanmak
TIRE CHAIN : English Turkish Redhouse
lastik zinciri
TIRE SOMEONE OUT : English Turkish Redhouse
irini çok yormak
TIRED : English Turkish Redhouse
tiredtayrd sıfat yorgun
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani