English To Turkish
COUNTERBLOW : English Turkish
n. karşı hareket, misilleme sırasında yapılan vuruş veya darbe, daha önceki darbeye karşılık olarak yapılan vuruş
COUNTERCHANGE : English Turkish
v. karşılıklı değiştirmek, yerini değiştirmek; değiş tokuş etmek; yer değiştirilmesine neden olmak; çeşitlendirmek; renklendirmek, renk ile çeşitlendirmek
COUNTERCHARGE : English Turkish
n. karşı suçlama; karşı saldırı
COUNTERCHARGE : English Turkish
v. karşı suçlamada bulunmak; karşı saldırıya geçmek
COUNTERCHECK : English Turkish
n. tepki, reaksiyon; engel; tekrar kontrol etme
COUNTERCLAIM : English Turkish
n. karşı dava
COUNTERCLAIM : English Turkish
v. karşı dava açmak
COUNTERCLOCKWISE : English Turkish
adv. saat yönünün tersine, saatin aksi yönünde, saat ibrelerinin normal dönme yönünün tersine dönerek
COUNTERCLOCKWISE : English Turkish
adj. saat yönünün tersine dönen, saatin aksi yönüne dönen, saat ibrelerinin normal dönme yönünün tersine dönen
COUNTERCLOCKWISE ROTATION : English Turkish
n. saati aksi yönüne dönüş, saat ibrelerinin normal dönme yönünün tersine dönüş
COUNTERCONDITIONING : English Turkish
n. karşı şartlandırma, ters eğitim, karşı koşullandırma
COUNTERCULTURE : English Turkish
n. karşı kültür, toplumun egemen değerlerine karşı çıkan insanların kültürü ve yaşam tarzı ( 1960’ların Hippileri gibi)
COUNTERCURRENT : English Turkish
n. ters akıntı, başka bir akıntının ters yönüne akan akıntı
COUNTERCURRENT SWIMMING : English Turkish
ters akıntıya karşı yüzmek, akıntıya karşı yüzmek, akışa karşı yüzmek
COUNTERDEMONSTRATION : English Turkish
n. karşı gösteri, başka bir halk protestosunun görüşlerini veya hareketlerini protesto etmek için yapılan halk protestosu
COUNTERESPIONAGE : English Turkish
n. karşı casusluk, casusluğu ortaya çıkarma
COUNTEREXAMPLE : English Turkish
n. karşı örnek, bir teoriyi veya iddiayı çürüten örnek; bir ifadenin yanlış olduğunu kanıtlamak için kullanılan örnek
COUNTERFACTUAL : English Turkish
n. karşı olgusal, değişik şartlar altında ne olabileceğini veya olduğunu belirten ifade
COUNTERFEIT : English Turkish
v. sahtesini yapmak, taklit etmek; para basmak
COUNTERFEIT : English Turkish
adj. sahte, taklit, kalp, yapmacık
COUNTERFEIT : English Turkish
n. sahte şey, kalp para
COUNTERFEIT BILLS : English Turkish
sahte senet düzenlemek, sahte para yapmak, paranın sahtesini yapmak
COUNTERFEIT COIN : English Turkish
n. sahte para
COUNTERFEIT MONEY : English Turkish
kalp para, sahte para, taklit para, sahte döviz, sahtesi yapılmış para
COUNTERFEITER : English Turkish
n. kalpazan, sahtekâr, iki yüzlü, sahteci,
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani