English To Turkish
COUTH : English Turkish
adj. terbiyeli, son derece kültürlü, görgülü olan
COUTURE : English Turkish
n. desinatörlük, moda tasarımı, giyim tasarlama ve yaratma işi; moda tasarımcıları, terziler; desinatörler tarafından tasarlanmış olan giysiler ve aksesuarlar (Fransızca)
COUTURIER : English Turkish
n. terzi (erkek), desinatör, modacı
COUTURIERE : English Turkish
n. terzi (kadın), desinatör, modacı
COUVADE : English Turkish
n. erkek loğusalığı, bazı halklarda karısı çocuk doğurduktan sonra babanın yatağa düşerek doğum deneyimini canlandırması geleneği
COUVERT : English Turkish
n. sığınak, saklanılan yer, saklanılan bölge
COUVERT : English Turkish
adj. örtülü, kapalı, kuytu
COUVERTURE : English Turkish
n. kuvertür çikolata, %32’den az olmayan kakao yağı içeren ve parlak çikolatalar yapmak için kullanılan hem acı hem tatlı çikolata
COVALENCE : English Turkish
n. kovalent bağ
COVALENCY : English Turkish
n. ortak değerlik, kovalent bağ, bir atomun diğer atomlarla paylaşabildiği elektronlar sayısı (Kimya)
COVALENT : English Turkish
adj. eşdeğerli, elektron paylaşımına ait veya ilgili (Kimya)
COVALENT BOND : English Turkish
ortak bağ, paylaşılmış elektronlardan oluşmuş olan kimyasal bağ
COVALENTLY : English Turkish
adv. eşdeğerli olarak, eşdeğerli bir şekilde (Kimya)
COVARIANCE : English Turkish
n. kovaryans, (İstatistik) aynı ortalama zaman diliminde değişmeleri için iki değişkenin değişim ölçümü
COVE : English Turkish
n. koy, körfez, kovuk, sığınak, barınak, kemer, ahbap
COVE : English Turkish
v. kemer oluşturmak
COVED : English Turkish
adj. çukur, kemerli; kemer ile inşa edilmiş
COVEN : English Turkish
n. cadılar meclisi
COVENANT : English Turkish
n. anlaşma, antlaşma, sözleşme; tüzük
COVENANT : English Turkish
v. anlaşmak, uzlaşmak; vâât etmek, söz vermek; sözleşme yapmak
COVENANT CLAUSE : English Turkish
sözleşme şartı, resmi bir anlaşmaya ilave edilen ek koşul
COVENANT OF THE LEAGUE OF NATIONS : English Turkish
Milletler Cemiyeti Sözleşmesi, Milletler Cemiyeti'nin ilke ve amaçlarının belirtildiği anayasa
COVENANT OF THE PIECES : English Turkish
Parçalar Taahhütnamesi, Tanrı ile İbrahim peygamber arasında yapılan ve Tanrı'nın İbrahim'in soyuna İsrail Toprakları'nı vaat ettiği taahhütname
COVENANTED : English Turkish
adj. sözleşmeli
COVENANTEE : English Turkish
n. taahhüt sahibi, resmi anlaşma ile bir sözü kabul eden kimse
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani