English To Turkish
COVENANTOR : English Turkish
n. taahhüt eden kimse, anlaşma sağlayan kimse, vaatte bulunan kimse
COVENT GARDEN : English Turkish
Covent Bahçesi, Londra'da bulunan ünlü bir çiçek ve sebze-meyve pazarı yeri
COVENTRATE : English Turkish
v. coventrate, tek bir hava akını ile bütün şehri yok etmek
COVENTRIZE : English Turkish
v. yerle bir etmek, bombalamak
COVENTRY : English Turkish
n. İngiltere'de bir kent
COVER : English Turkish
n. örtü; kapak, kap, kaplık, paket; zarf, kılıf; kuver; av yeri; sığınak, bahane
COVER : English Turkish
v. kapamak, örtmek, kaplamak, kapatmak, üzerini kapatmak, korumak; yetmek; içermek; kapsamak
COVER A DISTANCE : English Turkish
mesafe almak, uzun yol kat etmek, uzağa yolculuk yapmak
COVER CHARGE : English Turkish
n. giriş ücreti
COVER EXPENSES : English Turkish
masraf karşılamak, masrafları ödemek, harcamalar ödemek
COVER FOR KOTATSU : English Turkish
n. kotatsu örtüsü, kotatsu için kullanılan battaniye veya başka örtü çeşitleri
COVER GIRL : English Turkish
kapak kızı, fotoğrafı dergi kapağında olan kız
COVER GROUND : English Turkish
yol kat etmek, ilerlemek, ileri doğru hareket etmek; uzun yol kat etmek, uzağa yolculuk yapmak
COVER IN : English Turkish
kapamak, doldurmak
COVER LETTER : English Turkish
n. ön yazı, açıklayıcı mektup, içeriklerini daha ayrıntılı anlatmak için başka belgelerle gönderilen giriş mektubu; bilgi sağlayan paket ile birlikte iliştirilen mektup
COVER NOTE : English Turkish
n. geçici sigorta makbuzu
COVER ONE'S TRACKS : English Turkish
karda yürüyüp izini belli etmemek, izini saklamak, bir kimsenin ayak izlerini gizlemek
COVER ONESELF : English Turkish
örtünmek, saklanmak
COVER PAGE : English Turkish
kapak sayfası, genellikle gönderen ve alıcıyı belirten faksın ilk sayfası
COVER PHOTO : English Turkish
kapak fotoğrafı, bir yayımın kapağında bulunan fotoğraf
COVER STORY : English Turkish
kapak konusu hikayesi, başlık hikayesi; kapak hikayesi, bir dergide ilk sayfadan reklamı yapılan makale
COVER UP : English Turkish
v. örtbas etmek, gerçeği gizlemek; ortadan kaldırmak, bilinmemesini sağlamak
COVER UP : English Turkish
v. örtbas etmek, kılık değiştirmek, örtmek, gizlemek, bulandırmak; saklamak, gizli tutmak; bir şeyi tamamen örtmek
COVER UP : English Turkish
n. örtbas etme, suç işleyen kimsenin yaptıklarını gizlemesi için yardım etme eylemi; örtmeye veya gizlemeye çalışma eylemi; genellikle mayo üzerine giyilen bol giysi; bir lekeyi kapatmak için uygulanan ten rengindeki makyaj (özellikle yüzde)
COVER UP FOR : English Turkish
kusurunu gizlemek, saklamak, korumak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani