English To Turkish
CRACKLE : English Turkish
n. çıtırtı, çatırtı, çatlak gibi görünen desen, çatlak desenli çini kap
CRACKLING : English Turkish
n. çatırdama, hışırtı, jambonun çıtır çıtır kısmı
CRACKLING NOISE : English Turkish
n. çatırtı
CRACKLINGS : English Turkish
n. kakırdak, domuz veya tavuk içyağını erittikten sonra kalan sert ve gevrek malzeme (genellikle Güney ABD’de kullanılan terim)
CRACKLY : English Turkish
adj. gevrek gibi, çıtır çıtır, kolay kırılır; çıtırtı sesleri yapan
CRACKNEL : English Turkish
n. kraknel, gevrek bisküvi, gevrek jambon
CRACKNELS : English Turkish
n. kakırdak, jambonun çıtır çıtır olan kısmı, domuz veya tavuk içyağını erittikten sonra kalan sert ve gevrek malzeme (genellikle Güney ABD’de kullanılan terim)
CRACKPOT : English Turkish
n. çılgın, ilginç tip
CRACKPOT : English Turkish
adj. çılgın, ilginç
CRACKSMAN : English Turkish
n. hırsız, soyguncu, kasa hırsızı, ev hırsızı
CRACKUP : English Turkish
n. dağılma, çöküş, ruhsal çöküş
CRACKY : English Turkish
n. çatlak, deli
CRACOW : English Turkish
n.
1595 yılları arasında Polonya'nın başkentliğini yapmış olan bir Polonya şehri (Krakow olarak da yazılır)
CRADLE : English Turkish
n. beşik; başlangıç; gemi kızağı, kızak (gemi), kırık kemiğin sarıldığı tahta parçaları
CRADLE : English Turkish
v. beşiğe yatırmak; özenle kucaklamak; sakınmak, yetiştirmek, tırpan ile ot biçmek
CRADLE OF A NATION : English Turkish
ir ulusun beşiği, bir ulus ilk ortaya çıktığı yer
CRADLE OF CIVILIZATION : English Turkish
n. medeniyet beşiği, dünyayı tarih öncesinden tarihe götüren değişik medeniyetlerin doğum yeri olan Dicle ve Fırat nehirleri arasında bulunan bölge
CRADLED IN THE LAP OF LUXURY : English Turkish
adj. bir eli yağda bir eli balda yetiştirildi, lüks, konfor ve zenginlik içinde büyüdü, lüks hayat içinde yetişti, rahat bir yaşam biçiminde yetiştirildi
CRADLESONG : English Turkish
n. ninni, ninni, bebeğe beşiğindeyken söylenen huzur veren şarkı
CRADLING : English Turkish
n. tavan iskeleti, kemerli veya tonozlu tavanı desteklemek için yapılan iskelet
CRAFT : English Turkish
n. beceri, hüner, sanat, zanaat; gemi; hile; uçak
CRAFT BEER : English Turkish
n. craft bira, craft bira, yerel bira, küçük ölçekte yapılan ve sadece bölgesel olarak dağıtılan farklı lezzeti olan bira
CRAFT BREW : English Turkish
n. craft bira, craft bira, yerel bira, küçük ölçekte yapılan ve sadece bölgesel olarak dağıtılan farklı lezzeti olan bira
CRAFT UNION : English Turkish
meslek sendikası, belli bir zanaat üyeleri için olan işçi sendikası (baskı, marangozluk, vs.)
CRAFTED : English Turkish
adj. ustalıkla yapılmış, üretilmiş, yapılmış, imal edilmiş
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani