English To Turkish
ABERRATION : English Turkish
n. sapıtma, sapıklık, sapınç, aberasyon
ABERRATION OF THE NEEDLE : English Turkish
n. manyetik iğnenin sapması
ABERRATIONAL : English Turkish
adj. anormal, düzensiz, standartın dışına çıkmış
ABET : English Turkish
v. yardakçılık etmek; kışkırtmak, tahrik etmek; suç ortaklığı yapmak, suça katılmak
ABETALIPOPROTEINEMIA : English Turkish
n. nadir görülen genetik düşük yoğunluklu beta lipoprotein yokluğu ve kanda akantosit varlığı ve olağanüstü derecede düşük kolestrol seviyeleri bozukluğu
ABETMENT : English Turkish
n. suça teşvik, yardakçılık etme, (suça) yardımda bolunmak, suç ortaklığı
ABETTER : English Turkish
n. birisine birşeyler yapması için yardım eden ve onu cesaretlendiren kimse (özellikle yasadışı şeyler)
ABETTING : English Turkish
n. destekleme veya cesaretlendirme durumu (genellikle yanlış şeyler için)
ABETTOR : English Turkish
n. suç ortağı, yardakçı
ABEYANCE : English Turkish
n. askıda olma, sürünceme
ABEYANT : English Turkish
adj. geçici olarak durdurulmuş, geçici olarak ertelenmiş
ABHOR : English Turkish
v. nefret etmek, iğrenmek, tiksinmek
ABHORRENCE : English Turkish
n. nefret, iğrenme; iğrenip uzak durma
ABHORRENT : English Turkish
adj. iğrenç, nefret uyandıran, tiksindirici; karsit, zit
ABHORRENTLY : English Turkish
adv. iğrenç, tiksindirici, nefret edecek şekilde
ABHORRER : English Turkish
n. iğrenen kimse, tiksinen veya nefret eden kimse
ABIDAL : English Turkish
n. bir soyadı; Eric Abidal (1979 doğumlu), Lyonlu Fransız futbolcu
ABIDANCE : English Turkish
n. itaat, uygunluk, teslimiyet; yaşam, oturma
ABIDANCE BY RULES : English Turkish
kanunlara itaat; düzenlemelere uyulması eylemi
ABIDE : English Turkish
v. tahammül etmek, katlanmak, çekmek; kurala uymak, sadik kalmak; kalmak, beklemek;
ABIDE BY : English Turkish
ağlı kalmak, uymak, tutmak
ABIDE BY ONE'S WORD : English Turkish
v. sözünde durmak, sözünü tutmak
ABIDE BY THE CIRCUMSTANCES : English Turkish
her koşulda itaat
ABIDER : English Turkish
n. itaat eden kimse; oturan veya ikamet eden kimse; boyun eğen veya itaat eden kimse
ABIDETH : English Turkish
v. kalmak; yaşamak, oturmak; devam etmek; müsamaha göstermek, sineye çekmek; beklemek; boyun eğmek, kabul etmek, itaat etmek, uymak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani