Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
BARTON : English Turkish

n. bir soyadı; Clara Barton (
1912), ABD'li hemşire, ABD İç Savaşı sırasında Birlik gönüllüsü, Amerikan Kızılhaçının kurucusu

BARUCH : English Turkish

n. (İbranice) bir erkek adı; bir soyadı

BARUCH SAMUEL BLUMBERG : English Turkish

n. (1925 doğumlu) ABD'li hekim ve biyokimyacı, Daniel Carleton Gajdusek ile birlikte 1976 yılı Tıp veya Fizyoloji Nobel Ödülü sahibi

BARUCH SPINOZA : English Turkish

(
1677) Flemenk filozof ve teolog, "Ethics (Ahlak)" eserinin yazarı (Benedict de Spinoza olarak da bilinir)

BARYCENTER : English Turkish

n. ağrılık merkezi, (Astronomi) etrafında iki veya daha fazla nesnenin döndüğü merkez; kütle merkezi

BARYE : English Turkish

n. mikrobar (basınç birimi)

BARYSPHERE : English Turkish

n. ağırküre, çekirdek, dünyanın merkezi, yeryuvarının içi; dünyanın litosfer bölümü

BARYTA : English Turkish

n. baryum monoksit, çoğunlukla cam imalatında kurutma maddesi olarak kullanılan zehirli bir madde (Kimya)

BARYTONE : English Turkish

n. bariton

BAS : English Turkish

BASIC dilin uzantısı dosyasının uzantısı (Bilgisayar)

BAS EXTENSION : English Turkish

BAS uzantısı; BASIC programlama dilinde olan bir dosyanın uzantısı

BAS RELIEF : English Turkish

n. yarım kabartma

BAS-RELIEF : English Turkish

n. alçak kabartma, yarım kabartma, yontulan figürlerin hafifçe arka plandan yansıtıldığı heykelcilik (Sanat)

BASAD : English Turkish

adv. temele doğru, tabana doğru

BASAL : English Turkish

adj. bazal, esas ile ilgili, temel, esas, baz alınan

BASAL BODY TEMPERATURE : English Turkish

n. esas vücut sıcaklığı, sabah yataktan çıkmadan ve herhangi bir şey yemeden önceki vücut sıcaklığı

BASAL CELL : English Turkish

n. bazal hücre

BASAL CELL CARCINOMA : English Turkish

n. Bazal hücreli karsinoma, BCC, kanserli hücrelerin üst derinin bazal hücreleri gibi göründüğü ve derinin ultraviyole güneş ışıklarına maruz kaldığı yüz ve boyun bölgesinde görülen cilt kanserinin kötü huylu yaygın tümör (genelde bir organdan diğerine bulaşmayan) formu (kanama veya kabuklanma olarak belirir ve iyileşmez)

BASAL METABOLIC RATE : English Turkish

n. bazal metabolik oran

BASAL METABOLISM : English Turkish

n. bazal metabolizma

BASALLY : English Turkish

adv. esaslı olarak, temek olarak, esaslı bir şekilde; hareketsiz, , duran, rahat (Fizyoloji)

BASALT : English Turkish

n. bazalt, volkanik karataş

BASALTIC : English Turkish

adj. bazalt, bazalt ile ilgili

BASCULE : English Turkish

n. baskül, kantar, terazi, bir tarafı yükselirken diğer tarafı alçalan aparat (genellikle hareketli köprülerde kullanılır)

BASCULE BRIDGE : English Turkish

askül köprü, basamaklı köprü, alçalma ve yükselmesini sağlamak üzere denkleştirilmiş köprü, karşı ağırlıklı köprü, dengelenmiş açılır kapanır köprü