Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
BASEBALL DIAMOND : English Turkish

n. beyzbol sahası, (Beyzbol) üç alan tarafından çevrelenmiş beyzbol sahası

BASEBAND : English Turkish

n. ana bant, taban bant, temel bant, bir sinyalin herhangi bir değişim olmadan doğrudan dijital biçimde aktarıldığı transfer yöntemi (sadece kısa süreli aktarımlar için uygundur)

BASEBOARD : English Turkish

n. süpürgelik

BASEBORN : English Turkish

adj. soysuz, piç (Argo), alçak

BASEBURNER : English Turkish

n. otomatik dolumlu soba

BASECOIN : English Turkish

n. sahte para, sahte bozuk para, ucuz metalden yapılan sahte bozuk para

BASED : English Turkish

adj. dayanmış, tesis edilmiş, kurulmuş, yerleşik, bulunan, merkezli

BASED ON : English Turkish

-e dayalı,
sı temelinde,
nın üzerine kurulu,
e bağlı

BASED ON MUTUAL RESPECT : English Turkish

karşılıklı saygıya dayalı, karşılıklı saygı üzerine kurulu

BASEDOW : English Turkish

n. bir soyadı; Karl Adolf von Basedow (
1854), Alman hekim, tiroit hastalığı adının ondan almaktadır (Basedow hastalığı)

BASEDOW'S DISEASE : English Turkish

Basedow hastalığı, (Tıp) Graves hastalığı, hipertiroidinin bir biçimi, otoimmün reaksiyonundan kaynaklandığı düşünülen tiroit bezi hastalığı (büyümüş bir tiroit ve sıcağa tahammülsüzlük şeklinde belirir)

BASEL : English Turkish

n. kuzeybatı İsviçre'de bir şehir

BASEL PROGRAM : English Turkish

Basel programı, Ağustos 1897'de Basel'deki ilk Siyonist Kongresi'nde belirlenmiş olan program

BASELESS : English Turkish

adj. asılsız, temelsiz, yersiz

BASELESS SLANDER : English Turkish

asılsız iftira, temelsiz karalama, aslı olmayan kötüleme

BASELESSLY : English Turkish

adv. asılsızca

BASELESSNESS : English Turkish

n. asılsızlık

BASELINE : English Turkish

n. başlama hattı, başlama çizgisi, ana hat; (Yazım) harflerin tabanlarının oturduğu varsayılan hayali çizgi (g, y, p, q, ve j harflerinin "kuyrukları" dışarıda kalarak); sahanın sonunu gösteren hat (Tenis); bir beyzbol sahasında koşucunun bir bölgeden diğerine koştuğu alan (Beyzbol)

BASELINER : English Turkish

n. (Tenis) çizgi oyuncusu, sahayı sınırlayan dip çizgide oynayan ve ara sıra ağa yaklaşan oyuncu

BASELY : English Turkish

adv. alçakça, alçak bir şekilde, korkakça, ahlaksızca, sefil bir şekilde

BASEMAN : English Turkish

n. meydancı [beysb.]

BASEMENT : English Turkish

n. bodrum, bodrum katı, taban

BASEMENT AREA NETWORK : English Turkish

Temel Alan Ağı, özel bir ev dâhilinde kurulan yerel alan ağı (Bilgisayar Argosu), BAN

BASEMETAL : English Turkish

n. adi metali temel metal, değerli olmayan herhangi bir metal (teneke, kurşun, bakır vs); alaşım halindeki metal; kesilmiş olan metal

BASENESS : English Turkish

n. alçaklık, adilik, aşağılık, rezillik