Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
BE IN A WAX : English Turkish

kızgın olmak, öfkeli olmak

BE IN ACCORDANCE WITH : English Turkish

v. uygun olmak

BE IN ADVANCE : English Turkish

önde olmak

BE IN ADVANCE OF : English Turkish

v. önünde olmak

BE IN ADVANCE OF SMB : English Turkish

v. yaşına göre olgun olmak

BE IN AGREEMENT WITH : English Turkish

v. aynı fikirde olmak, mutabık olmak

BE IN AMBUSH FOR SMB : English Turkish

v. pusu kurmak

BE IN AND OUT : English Turkish

içeri girmek ve çıkmak, bir yerde olma ve oradan ayrılmak, belirli bir zaman diliminde bir yerde bulunmak ver oradan ayrılmak, uğrayıp çıkmak (örneğin; "Can we meet only next week? Tomorrow I will be in and out of my office most of the day {Gelecek hafta görüşelim mi? Ben yarın günün çoğunda büroya uğrayıp çıkacağım}")

BE IN AT THE DEATH : English Turkish

girişimi sonuçlandırmak

BE IN BAD ODOR : English Turkish

kötü izlenim bırakmak, kötü tanınmak, adı çıkmak

BE IN BAD ODOR WITH SMB : English Turkish

kötü izlenim bırakmak, gözünde pek iyi bir insan olmamak

BE IN BAD WITH : English Turkish

arası kötü olmak, arası bozuk olmak

BE IN BADLY WITH : English Turkish

aşı belâda olmak, arası açık olmak

BE IN CAHOOTS : English Turkish

v. işbirliği içinde olmak

BE IN CAHOOTS WITH : English Turkish

işbirliği içinde olmak, işbirliği yapmak, ortaklık yapmak

BE IN CAREY STREET : English Turkish

atmak, iflas etmek

BE IN CASH : English Turkish

v. üzerinde parası olmak

BE IN CHARGE OF : English Turkish

sorumlu olmak, başında olmak

BE IN CHILDBED : English Turkish

v. loğusa olmak

BE IN CLOVER : English Turkish

hali vakti yerinde olmak, refah içinde yaşamak

BE IN COMMAND : English Turkish

v. komuta etmek

BE IN CONFLICT : English Turkish

v. çatışmak

BE IN CONTRADICTION WITH : English Turkish

v. çelişmek

BE IN COUNCIL : English Turkish

v. toplantıda olmak

BE IN CRITICAL CONDITION : English Turkish

kritik durumda olmak, ciddi bir durumda olmak, kriz durumunda olmak, çok kötü bir durumda olmak