Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
BEACH : English Turkish

n. sahil, kumsal, plaj

BEACH : English Turkish

v. sahile çekmek, karaya çekmek

BEACH BALL : English Turkish

plaj topu

BEACH BUGGY : English Turkish

n. kum arabası, plaj arabası

BEACH CHAIR : English Turkish

plaj koltuğu, şezlong, özellikle açık havada (örneğin kumsalda) kullanılmak üzere tasarlanmış katlanabilir oturak

BEACH ROAD : English Turkish

sahil yolu, sahil şeridi, bir deniz kıyısı boyunca uzanan yol

BEACH SAND : English Turkish

sahil kumu, sahilde bulunan kum, deniz kıyısındaki kum, sahil şeridinde bulunan yumuşak tanecikli kum

BEACH TOWEL : English Turkish

plaj havlusu, sahil havlusu, kumsa havlusu, sahil örtüsü olarak kullanılan büyük havlu

BEACH VOLLEY : English Turkish

n. plaj voleybolu

BEACH WEAR : English Turkish

n. plaj kıyafeti

BEACHCOMBER : English Turkish

n. lodosçu, kıyıya vuran enkazla geçinen kimse, sahile vuran dalga, okyanus dalgası

BEACHFRONT : English Turkish

adj. denize nazır, denize sıfır, sahile sıfır, sahil üzerinde veya sahile yakın bulunan

BEACHHEAD : English Turkish

n. köprübaşı, kıyıdaki mevzii; emniyetli yer, güvenli yer

BEACHSIDE : English Turkish

adj. denize nazır, denize sıfır, sahile sıfır, sahil üzerinde veya sahile yakın bulunan; sahile bakan, denize bakan, kumsala nazır

BEACHWEAR : English Turkish

n. plaj giysisi, kumsal giyeceği, mayo, sahilde giyilen giyecekler

BEACHY : English Turkish

adj. sahilli, kumsallı, sahili olan, kumsalı olan, plajı olan; sahil gibi, kumsal gibi, plajımsı, plaja benzeyen; çakıllı; kum ile kaplı

BEACON : English Turkish

v. işaret koymak, yol göstermek

BEACON : English Turkish

n. fener, işaret ateşi, işaret kulesi, uyarı ışığı, radyofar, yol gösteren sinyal, trafik lâmbası

BEACON FIRE : English Turkish

işaret ateşi, uzaktan görülebilen ateş (genellikle uyarı amaçlı kullanılır)

BEACON LIGHT : English Turkish

işaret ışığı, işaret kulesi, parıldak, fener, geçmekte olan deniz araçlarına uyarı amaçlı olarak ışık gösteren kule

BEACONAGE : English Turkish

n. fener bakım ücreti, bir şamandıranın bakımı için alınan ücret

BEACONLESS : English Turkish

adj. fenersiz, şamandırasız, uyarı sinyali olmayan, uyarı sinyalsiz; rehbersiz, yol gösteren biri olmadan

BEAD : English Turkish

n. boncuk, tane; damla; arpacık (silah); hava kabarcığı

BEAD : English Turkish

v. boncukla süslemek, boncuk dizmek, boncuklu kenar süsü yapmak

BEAD TREE : English Turkish

maun familyasından bir ağaç türü