Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
BEADED : English Turkish

adj. boncuklu, ökçeli

BEADER : English Turkish

n. ahşapta boğumlar oymak için kullanılan araç, ahşap yuvarlar oluşturmak için kullanılan araç

BEADING : English Turkish

n. boncuklu kısım, boncuklu kenar süsü; ökçe lâstik kordonu

BEADLE : English Turkish

n. kilise görevlisi, mübaşir, tören asasını taşıyan kimse (brit. üniv.)

BEADLEDOM : English Turkish

n. işgüzarlık

BEADROLL : English Turkish

n. liste, katalog, dua edilecek ölülerin listesi

BEADS : English Turkish

n. tespih

BEADS OF SWEAT : English Turkish

ter damlaları

BEADSMAN : English Turkish

n. duacı, duahan

BEADWORK : English Turkish

n. boncuk işi

BEADY : English Turkish

adj. boncuk gibi, boncuklu; kabarcıklı; köpüklü

BEADY EYES : English Turkish

oncuk gibi gözler

BEADY LIQUOR : English Turkish

n. köpüklü içki

BEAGLE : English Turkish

n. tazı, av köpeği; casus

BEAGLER : English Turkish

n. av köpeği kullanarak avlanan kimse (tavşan veya diğer küçük hayvanları avlayan)

BEAGLING : English Turkish

n. av köpeği kullanılarak avlanma (tavşan veya diğer küçük hayvanların avlanması)

BEAK : English Turkish

n. gaga, burun, ağız, ibrik ağzı; hakim [brit.], yargıç [brit.]; öğretmen [brit.], okul müdürü [brit.]

BEAKED : English Turkish

adj. gagalı; sivri

BEAKER : English Turkish

n. deney şişesi, geniş bardak, labaratuar bardağı

BEAKLESS : English Turkish

adj. gagasız

BEAKLIKE : English Turkish

adj. gaga gibi, gagaya benzeyen

BEAKY : English Turkish

adj. gagalı, (Aşağılayıcı Britanya Argosu) uzun ve büyük bir burnu olan; çengelli burnu olan

BEAM : English Turkish

n. ışın; radyo sinyalleri; tatlı bakış; kiriş, direk; terazi kolu; huzme; kemere, kalça genişliği, saban oku, çulha silindiri

BEAM : English Turkish

v. ışımak, ışık saçmak, parlamak, sinyâl vermek, yayın yapmak, gözleri parlamak, gözlerinin içi gülmek

BEAM AERIAL : English Turkish

adyofar anteni, radyo dalgalarını yönlendiren anten