English To Turkish
BEANLIKE : English Turkish
adj. fasulyemsi, fasulyeye benzeyen, fasulye benzeri
BEANO : English Turkish
n. ziyafet, şölen, eğlence
BEANPOLE : English Turkish
n. fasulye sırığı, fasulyenin tırmandığı sırık; çok uzun ve zayıf kimseler için kullanılan lakap
BEANS : English Turkish
n. (Argo) fasulye kadar, çok az, küçücük, fazla değil (örneğin; "I know beans about music {Müzik hakkında çok az biliyorum}"); (Argo) bir kimsenin kafası, baş; (Argo) para, mangır (örneğin; "I've worked for this company for fifteen years, but I still don't have beans {Bu şirket için on beş yıldır çalışıyorum ama halen para alabilmiş değilim}"); (Uyuşturucu Argosu) kokain; meskalin; amfetamin; yatıştırıcılar, sakinleştiriciler
BEANSHOOT : English Turkish
n. fasulye filizi, herhangi bir sayıda çeşitli taze fasulye türleri (mung fasulyesi, mercimek ve soya fasulyesi dâhil)
BEANSPROUT : English Turkish
n. fasulye filizi, herhangi bir sayıda çeşitli taze fasulye türleri (mung fasulyesi, mercimek ve soya fasulyesi dâhil)
BEANSTALK : English Turkish
n. fasulye sapı, fasulye bitkisinin gövdesi
BEANTOWN : English Turkish
n. Boston'ın (Massachusetts, ABD) gayriresmî adı
BEANY : English Turkish
adj. enerjik, canlı, yerinde duramayan, kıpır kıpır
BEAR : English Turkish
v. taşımak; katlanmak, çekmek, sineye çekmek, üstlenmek, gütmek (kin), hazmetmek, dişini sıkmak; götürmek, getirmek, vermek, dönmek; değmek, sapmak, yönelmek; spekülasyon yapmak, borsa fiyatlarını düşürmek; duymak (sevgi); doğurmak
BEAR : English Turkish
n. ayı; spekülatör, borsada büyük oynayarak fiyatları etkileyen kimse; kaba adam
BEAR A GRUDGE : English Turkish
v. kin beslemek, kan gütmek, düşmanlık beslemek
BEAR A GRUDGE AGAINST : English Turkish
-e karşı kin beslemek,
e karşı kan gütmek,
e karşı düşmanlık beslemek, ile düşmanlığı olmak
BEAR A HAND : English Turkish
yardım eli uzatmak, yardım etmek
BEAR A LOAD : English Turkish
yük taşımak, ağır yükü olmak, ağır bir yük taşımak
BEAR A LOSS : English Turkish
v. zarara katlanmak
BEAR A MESSAGE : English Turkish
v. mesaj iletmek
BEAR A PART IN : English Turkish
v. rol almak
BEAR A TORCH : English Turkish
v. ışık tutmak
BEAR AGAINST : English Turkish
v. baskı yapmak, sıkıştırmak, bastırmak, karşı koymak
BEAR ARMS : English Turkish
silâh taşımak, silâh altında olmak, asker olmak, askerlik yapmak
BEAR AWAY : English Turkish
taşımak, götürmek, sallanmak (gemi)
BEAR BAITING : English Turkish
n. ayıya köpek saldırtma
BEAR CHILDREN : English Turkish
çocuğu olmak, çocuk sahibi olmak, doğurmak
BEAR COMPARISON : English Turkish
karşılaştırmaya değmek, mukayese götürmek, karşılaştırılır olmak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani