Multilingual Turkish Dictionary

English

English
WISH SOMEONE OFF ON : English Turkish Redhouse

istenmeyen birini/bir şeyi (başkasının) başına bırakmak

WISH SOMEONE OFF UPON : English Turkish Redhouse

istenmeyen birini/bir şeyi (başkasının) başına bırakmak

WISH SOMEONE UPON : English Turkish Redhouse

istenmeyen birini/bir şeyi (başkasının) başına bırakmak

WISH SOMETHING UPON : English Turkish Redhouse

istenmeyen birini/bir şeyi (başkasının) başına bırakmak

WISH SOMETHING OFF ON : English Turkish Redhouse

istenmeyen birini/bir şeyi (başkasının) başına bırakmak

WISH SOMETHING OFF UPON : English Turkish Redhouse

istenmeyen birini/bir şeyi (başkasının) başına bırakmak

WISH SOMETHING ON : English Turkish Redhouse

istenmeyen birini/bir şeyi (başkasının) başına bırakmak

WISH UPON A STAR : English Turkish Redhouse

yıldıza bakarak niyet tutmak

WISHBONE : English Turkish Redhouse

wish.bonewîş'bon isim lades kemiği

WISHFUL : English Turkish Redhouse

wish.fulwîş'fıl sıfat bakınız wishful thinking

WISHFUL THINKING : English Turkish Redhouse

hüsnükuruntu

WISHING WELL : English Turkish Redhouse

dilek kuyusu

WISHY-WASHY : English Turkish Redhouse

wish.y-wash.ywîş'iwaşi, wîş'iwôşi sıfat, konuşma dili
kararsız, kararlılıktan yoksun.
zayıf, güçsüz, yavan.
yavan, tatsız veya fazla sulu (yemek)

WISP : English Turkish Redhouse

wispwîsp isim
uzunca birkaç tel (saç).
belli belirsiz bir şey: Every now and then a wisp of smoke blew past the window. Arada sırada ince bir duman pencerenin önünden esip gidiyordu. the wisp of a smile belli belirsiz bir tebessüm. a little wisp of an old lady ufak tefek ihtiyar bir kadın

WISTARIA : English Turkish Redhouse

wis.tar.i.awîstîr'iyı isim bakınız wisteria

WISTERIA : English Turkish Redhouse

wis.ter.i.awîstîr'iyı isim morsalkım

WISTFUL : English Turkish Redhouse

wist.fulwîst'fıl sıfat özlem dolu, hasret dolu

WIT : English Turkish Redhouse

witwît fiil bakınız to wit

WITCH : English Turkish Redhouse

witchwîç isim
büyücü kadın; cadı.
cadaloz kadın, cadı

WITCH DOCTOR : English Turkish Redhouse

üyücü hekim

WITCH HAZEL : English Turkish Redhouse

güvercinağacı, hamamelis

WITCH-HUNT : English Turkish Redhouse

witch-huntwîç'h^nt isim (iktidardakilerin farklı düşünenlere karşı yürüttüğü) karalama ve sindirme kampanyası

WITCHCRAFT : English Turkish Redhouse

witch.craftwîç'kräft isim (kötü amaçla yapılan) büyücülük

WITCHING : English Turkish Redhouse

witch.ingwîç'îng sıfat
büyücülük yapmaya uygun.
büyüleyici

WITH : English Turkish Redhouse

withwîth, wîdh edat
ile beraber/birlikte, ile: She's living with her aunt. Teyzesiyle beraber oturuyor. Will you come with us? Bizimle gelir misin? Wisdom can sometimes come with age. İnsan bazen yaşlanınca akıllanır. Heat the milk with the honey. Sütü balla beraber ısıt.
ile, aracılığıyla, vasıtasıyla: Cut it with a knife. Onu bıçakla kes. You can't buy much with five thousand liras. Beş bin lirayla pek bir şey alamazsın.
li;
i olan: Where's the woman with the green parrot? Yeşil papağanlı kadın nerede? They don't want someone with no experience. Tecrübesiz birini istemiyorlar. She's a woman with a past. Geçmişi şüpheli bir kadın o.
den yana: Are you with us? Bizden yana mısın? I'm with you. Seni destekliyorum.
e rağmen/karşın: With all his faults, she still likes him. Bütün kusurlarına rağmen onu hâlâ seviyor.
yüzünden: How can I go to a movie with all this work I've got to do? Yapmam gereken bu kadar iş varken ben nasıl sinemaya gideyim? With winter almost here you'd better get your roof fixed. Kış kapıya dayanmışken damını tamir ettirmelisin