Multilingual Turkish Dictionary

English

English
FIRST-FRUITS : English Turkish

olgunlaşan ilk meyveler, sezonun en erken ürünleri; ilk sonuçlar

FIRST-TIME OFFENDER : English Turkish

ilk defa bir suça bulaşan kimse

FIRSTBORN : English Turkish

n. ilk doğan, ilk çocuk, ailede doğan ilk çocuk, en büyük çocuk, en büyük kardeş

FIRSTFRUITS : English Turkish

n. olgunlaşan ilk meyveler, sezonun en erken ürünleri; bir çabanın ilk sonuçları

FIRSTHAND : English Turkish

adj. orjinal kaynağından

FIRSTHAND : English Turkish

adv. orjinal kaynağından gelen

FIRSTHAND EXPERIENCE : English Turkish

ilkelden tecrübe, kişisel deneyimle elde edilmiş aşinalık veya bilgi, doğrudan deneme

FIRSTLING : English Turkish

n. ilk çocuk, ilk doğan hayvan, ilk sonuç, semere

FIRSTLY : English Turkish

adv. ilk olarak, birinci olarak, önce, ilkin

FIRTH : English Turkish

n. haliç, körfez

FIS : English Turkish

İslami Selamet Cephesi, Cezayir'de bulunan aşırı İslamcı örgüt

FISC : English Turkish

n. kraliyet hazinesi

FISCAL : English Turkish

adj. mali, devlet hazinesine ait

FISCAL LEGISLATION : English Turkish

mali mevzuat, mali yasalar, devlet hazinesi ile alakalı mevzuat (bütçe, vergiler, vb.)

FISCAL POLICY : English Turkish

mali politika, bir ülkenin bütçesi veya vergilerinde değişimlere göre çalışan ekonomik program, bütçe düzenlemesi ile alakalı hükümet politikası

FISCAL YEAR : English Turkish

mali yıl

FISCALLY : English Turkish

adv. finansal açıdan, finansal bir bakış açısından, mali açıdan

FISH : English Turkish

n. balık

FISH : English Turkish

v. tutmak, avlamak, denizden çıkarmak, bulup çıkarmak, balığa çıkmak, araştırmak

FISH : English Turkish

adj. balık

FISH AND CHIPS : English Turkish

alık ve patates kızartması, kızartılmış balık ve patates kızartması içeren yaygın İngiliz yemeği

FISH AROUND : English Turkish

v. araştırmak

FISH BALL : English Turkish

n. balık köftesi

FISH BONE : English Turkish

n. balık kemiği

FISH BREEDING : English Turkish

alık yetiştirme, balık büyütme