English
FIXATED : English Turkish
adj. stabilize olan, dengelenen, düzgünce yerine yerleştirilen; düşünceyle hakim olunan
FIXATION : English Turkish
n. sabitleşme, katılaşma, tespit, düşkünlük, bağımlılık
FIXATIVE : English Turkish
n. tespit edici ilaç, sabitleştirici
FIXATIVE : English Turkish
adj. sabitleştiren
FIXATURE : English Turkish
n. hazırlanan ilacı yoğunlaştırma (ilaç koyulaştırma maddesi olarak veya saça uygulanan madde olarak)
FIXED : English Turkish
adj. oynamaz, sabit, değişmez, kararlaştırılmış, solmaz, önceden ayarlanmış, belirlenmiş, sağlanmış, uçmaz
FIXED A DATE : English Turkish
ayarlanmış tarih, karar verilmiş bir zaman belirleyen
FIXED ABODE : English Turkish
daimi ikametgah, sabit konut
FIXED AERIAL : English Turkish
daimi olarak takılmış anten
FIXED ASSET : English Turkish
ir işletme tarafından uzun zaman süresince elde bulundurulan varlık (toprak, bina, patent, vb.)
FIXED BY LAW : English Turkish
kanuna göre düzenlenmiş, kanuna göre düzenlenen
FIXED CAPITAL : English Turkish
sabit sermaye, şeklini veya sahibini değiştirmeksizin tekrar eden bir şekilde kullanılabilen şirkete ait veya kişisel sermaye (mal mülk, binalar, vb.)
FIXED CHARGE : English Turkish
sabit masraf, ödenmesi gereken harcama; sabit varlıkların ikamesinden kaynaklanan masraf
FIXED CHARGES : English Turkish
sabit masraflar, yapılan iş miktarına bağlı olmaksızın düzenli ödenmesi (şirket veya kişisel olarak) gereken masraflar (ör. vergiler, kira, vb.)
FIXED CLIENTELE : English Turkish
sabit müşteri, düzenli müşteri, değişmeyen müşteri grubu
FIXED COMBINATION : English Turkish
sabit kombinasyon, kendisini oluşturan kelimelerin hiçbirinin anlamına benzemeyen basit yeni bir anlam yaratmak için bir araya gelen iki veya daha fazla kelime
FIXED COST : English Turkish
sabit maliyet, ebatı yapılan işe bağlı olmayan maliyet
FIXED DISK : English Turkish
sabit disk, sert manyetik diskler üzerine yazan hızlı ve sabit depolama metodu
FIXED FOR LIFE : English Turkish
- için iyi sağlanan, finansal olarak hayatının geri kalanı ile ilgilenen veya önlem alan
FIXED FREQUENCY MONITOR : English Turkish
sabit frekanslı monitör, spesifik frekans grupları içinde sadece görüntü sinyallerini alan monitör
FIXED GAME : English Turkish
sonucu önceden belirlenmiş spor karşılaşması (genellikle yasadışı olarak)
FIXED HIM : English Turkish
ondan öcünü alan, intikamını alan
FIXED HIM UP WITH : English Turkish
nüfuzunu veya kişisel bağlantılarını kullanmak suretiyle kendisine iyi birşeyler sağlamakta başarılı olan
FIXED HIS EYES ON : English Turkish
gözlerini
üstine sabitleyen, gözlerini üzerine dikip bakan, seyreden,
'e doğru bakan
FIXED IDEA : English Turkish
sabit fikir
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani