English
FLOSS SILK : English Turkish
n. floş, bükülmemiş ipek, ham ipek
FLOSSIE : English Turkish
n. Flossie, kadın ismi (Florence isminin bir şekli)
FLOSSY : English Turkish
adj. ince tüylü, ipeksi, ipek gibi, ipekli, gösterişli, şatafatlı
FLOT : English Turkish
Dost Birlikler İleri Hattı, askeri birliklerimizin güncel cephe hattı, dost güçlerin en uzaktaki pozisyonlarını gösteren çizgi
FLOTAGE : English Turkish
n. yüzme, yüzme gücü, yüzen sahipsiz eşya, gemi enkazı, yüzen kütleler, geminin su üstünde kalan kısmı
FLOTATION : English Turkish
n. yüzme, su üzerinde durma, tahvil satarak gelir sağlama, iş kurma, yüzdürme (maden cevheri tozu)
FLOTEL : English Turkish
n. yabancı çalışanlar için pansiyon ve barınma yeri olarak hizmet veren demir atmış petrol kuyusu platformu veya gemi
FLOTILLA : English Turkish
n. filotilla, küçük filo
FLOTILLA COMMANDER : English Turkish
filotilla komutanı, küçük gemilerden oluşan bir grup geminin komutanı
FLOTSAM : English Turkish
n. yüzen sahipsiz eşya, gemi enkazı, ıvır zıvır, serseri, ayaktakımı
FLOTSAM AND JETSAM : English Turkish
n. ıvır zıvır, yüzen sahipsiz eşya, gemi enkazı, serseri, ayaktakımı
FLOTUS : English Turkish
Amerika Birleşik Devletleri'nin Başbayanı, Beyaz Saray'daki bilgisayarda her doğru hareketinde anında ortaya çıkan Başbayan Hillary Clinton için kullanılan kod isim (ayrıca POTUS & VPOTUS bkz.)
FLOTZ : English Turkish
n. osuruk, yellenme, anüsten gaz çıkarma (Argo)
FLOUNCE : English Turkish
n. fırfır, farbala, volan
FLOUNCE : English Turkish
v. farbala ile süslemek, öfke ile fırlamak, fırlayıp yürümek, azametle yürümek, sabırsızca davranmak
FLOUNCED : English Turkish
adj. fırfırla süslenmiş
FLOUNDER : English Turkish
n. dere pisisi
FLOUNDER : English Turkish
v. bata çıka yürümek, bocalamak, debelenmek, boşuna çabalamak, şaşırıp kalmak
FLOUNDERINGLY : English Turkish
adv. mücadele ederk, güçlükle, güç bela, zar zor, beceriksizce, acemice
FLOUR : English Turkish
n. un
FLOUR : English Turkish
v. öğütmek, un haline getirmek, unlamak, un serpmek
FLOUR CAVE : English Turkish
Sodom yakınlarındaki Pratzim nehri boyunca una benzeyen beyaz kireçli topraktan yapılmış duvarları olan mağara
FLOUR MILL : English Turkish
n. un değirmeni, tahılı öğüterek una dönüştürmek için kullanılan değirmen
FLOUR-LIKE : English Turkish
un gibi iyice öğütülmüş, tozlu yapısı olan
FLOURISH : English Turkish
n. sallama, savurma, gösterişli hareket, süs, gösteriş, süslü söz, fanfar [müz.], tören borusu, gelişme
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani