Multilingual Turkish Dictionary English

FLOWERY LANGUAGE : English Turkish

süslü ifadeler ve kelimelerle dolu dil

FLOWERY PERFUME : English Turkish

n. çiçeksi parfüm

FLOWERY STYLE : English Turkish

süslü stil, açırı derecede süslenmiş tarz

FLOWING : English Turkish

adj. akan, akıcı, kolay, dökümlü, dalgalı, kullanışlı (gemi)

FLOWING : English Turkish

n. akma

FLOWING WITH MILK AND HONEY : English Turkish

süt ve bal akan, iyi şeylerle dolu

FLOWINGLY : English Turkish

adj. akıcı bir tarzda; sel gibi; gevşek bir şekilde, ince ve zarif bir şekilde; akıcı bir şekilde, yumuşak bir şekilde; bol miktarda

FLOWINGNESS : English Turkish

n. bir akıntıda hareket etme özelliği; zarif ve yumuşak bir şekilde hareket etme özelliği; bolluk, bereket

FLOWMETER : English Turkish

n. debi ölçer

FLOY : English Turkish

n. Floy, kadın ismi

FLOYD : English Turkish

n. Floyd, erkek ismi (Lloyd isminin bir şekli)

FLU : English Turkish

n. grip

FLU-LIKE : English Turkish

grip benzeri, gribe benzer semptomları olan

FLUB : English Turkish

n. gaf, falso

FLUB : English Turkish

v. gaf yapmak, pot kırmak

FLUBDUB : English Turkish

n. boş lâf, saçmalık, palavra, safsata

FLUCTUANT : English Turkish

adj. stabil olmayan, düzensiz, değişken; yükselip alçalan, dalgalanan

FLUCTUATE : English Turkish

v. dalgalanmak, inip çıkmak, düzensiz hareket etmek, kararsız olmak, bocalamak

FLUCTUATED THE SHEKEL : English Turkish

ekonomik durumdaki dalgalanmaya göre şekel/miskal oranını değişen

FLUCTUATING : English Turkish

adj. dalgalanan, inip çıkan, kararsız, bocalayan

FLUCTUATION : English Turkish

n. dalgalanma, değişip durma, oynama, tereddüd, bocalama, kararsızlık

FLUCTUATIONAL : English Turkish

adj. dalgalanan, bocalayan, titrşen, sallanan; çekilen ve geri taşan; düzensiz, istikrarsız, stabil olmayan

FLUE : English Turkish

n. baca, baca deliği, borulu org, ince tüy, kırpıntı, bir tür balık ağı

FLUE PIPE : English Turkish

n. borulu org, org düdüğü

FLUELLEN : English Turkish

n. (Botanik) dişi avşanotu veya aslanağzı