Multilingual Turkish Dictionary

English

English
FOETAL : English Turkish

adj. cenine ait, cenin

FOETAL DISTRESS : English Turkish

solunum problemlerinden dolayı bir ceninin tehlikede olması durumu

FOETAL POSITION : English Turkish

doğmamış bir çocuğun ana rahmindeki pozisyonu, kol ve bacakların bükülü ve göğüse doğru çekilmiş olduğu pozisyon

FOETATION : English Turkish

n. gebelik, hamilelik

FOETICIDAL : English Turkish

adj. kürtaja ilişkin, fetüsün öldürülmesine ilişkin, ceninin aldırılmasına ilişkin

FOETICIDE : English Turkish

n. ceninin öldürülmesi, kürtaj

FOETID : English Turkish

adj. kokmuş, kötü kokulu, pis kokulu, kokulu (kokmuş/kokuşmuş için alternatif telaffuz)

FOETOR : English Turkish

n. kokuşma, kötü koku

FOETUS : English Turkish

n. cenin, dölüt

FOG : English Turkish

n. sis, duman, karartı, bulanıklık, pus

FOG : English Turkish

v. sis kaplamak, sis basmak, karartmak, donuklaştırmak

FOG BANK : English Turkish

n. yoğun sis tabakası

FOG LIGHT : English Turkish

n. sis farı, arabanın ön ve arkasında sis ve yağmurun etkisini azaltmak için yakılan farlar

FOG OF WAR : English Turkish

ir savaşın başlangıcında etkili olan düzensizlik; kaos, görüş sahasının tıkanması

FOGBANK : English Turkish

n. deniz üzerinde uzak mesafeden görülebilen büyük sis kütlesi

FOGBOUND : English Turkish

adj. siste hareket edemiyen, sise yakalanmış

FOGBOW : English Turkish

n. seadog, sis içerisinde güneşe doğru bakıldığında görülen ışığın bulanık kavisi

FOGDOG : English Turkish

n. dağılan siste ufukta görülen açık ve parlak benek

FOGERTY : English Turkish

n. Fogerty, John Fogerty (1945 doğumlu), Amerikan rock şarkıcısı ve gitaristi, "Creedence Clearwater Revival" rock and roll grubu üyesi"; soyadı

FOGEY : English Turkish

n. eski kafalı kimse

FOGEYISH : English Turkish

adj. eski kafalı, modası geçmiş, demode

FOGGAGE : English Turkish

n. (İskoç terimi) hasattan sonra büyüyen otlar, ilk ekinler biçildikten sonra büyüyen otlar (Ziraat)

FOGGED : English Turkish

adj. sisli, bulanık, flu, açık olmayan, belirsiz, karışık, anlaşılmaz; sisle yoğunlaşmış, bulutlu, kapalı, sisli, puslu

FOGGER : English Turkish

n. kimyasalları sis şeklinde yaymak için kullanılan alet edevat; dolandırıcı, sahtekar, üçkağıtçı, hilekar, aşağılık küçük avukat

FOGGILY : English Turkish

adv. bulutlu, kapalı, bulanık, belirsiz bir şekilde, anlaşılmaz bir şekilde, karanlık bir şekilde, sisli bir şekilde; afallamış bir şekilde, aptallaşmış bir şekilde, kafası karışmış bir şekilde, allak bullak olmuş bir şekilde