English
FORWARD ROLL : English Turkish
öne takla, kafayı öne eğip ileri doğru yuvarlanarak yapılan takla
FORWARD TRANSACTION : English Turkish
vadeli işlemler, gelecek işlemleri, döviz cinsinden bir parayı ileri bir tarihte ve karşılıklı anlaşılan fiyattan verme anlaşması
FORWARD TRANSACTIONS TENDER : English Turkish
vadeli işlem teklifi, gelecekteki işletme işlemlerinde dolar kurunu ilgilendiren opsiyonlar için teklif
FORWARD-LOOKING INFRARED : English Turkish
İleri Bakışlı Kızılötesi Alıcı, FLIR, elektromanyetik radyasyonu elektro optik sensorlar kullanımı ile sinyallere çevirerek bir nesnenin görüntüsünü yaratan termal/kızılötesi sistem
FORWARDER : English Turkish
n. gönderen, taşıma aracısı
FORWARDING : English Turkish
n. sevkiyat, nakliye, gönderme
FORWARDING : English Turkish
adj. sevk, nakliye
FORWARDING ADDRESS : English Turkish
n. varış adresi
FORWARDING AGENT : English Turkish
nakliye acentesi
FORWARDING NOTE : English Turkish
n. irsaliye
FORWARDLY : English Turkish
adv. öncü bir tarzda, cesurca, istekli bir şekilde; öne doğru
FORWARDNESS : English Turkish
n. ilerleme, hırs, hazır olma, erken gelişme, cüret, ileriye gitme, küstahlık
FORWARDS : English Turkish
adv. ileriye doğru, ileri, ileriye, ileriye yönelik, öne
FORWENT : English Turkish
adj. vazgeçmiş, bırakmış
FORWHY : English Turkish
conj. neden, çünkü, niçin
FORWORN : English Turkish
adj. yorgun, bitkin
FOSSA : English Turkish
n. bir kemikteki boşluk veya çökme (Anatomi)
FOSSE : English Turkish
n. çukur, hendek
FOSSETTE : English Turkish
n. çukur, küçük delik, oyuk
FOSSICK : English Turkish
v. muhtemel bir çıkar için etrafı didik didik aramak; avlamak, avlanmak; aramak; (Madencilik) madenlerde veya derelerde terkedilmiş eşyaları kaldırarak altın veya değerli taş arama
FOSSICKER : English Turkish
n. etrafı didik didik arayan kimse
FOSSIL : English Turkish
n. fosil, taşıl, eski kafalı kimse
FOSSIL : English Turkish
adj. fosilleşmiş, taşlaşmış, eski kafalı, köhne
FOSSIL FUEL : English Turkish
fosil yakıt, çok erken zamanlarda yaşamış bitki ve hayvan kalıntılarından oluşan yakıt (kömür, petrol, doğal gaz)
FOSSIL OIL : English Turkish
n. petrol
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani