Multilingual Turkish Dictionary

English

English
FOUND COMFORT IN HER ARMS : English Turkish

onun kollarında teselli buldu, onun kollarında avundu, onun tarafından yatıştırıldı

FOUND COMFORT IN HIS ARMS : English Turkish

onun kollarında teselli buldu, onun kollarında avundu, onun tarafından yatıştırıldı

FOUND DEAD : English Turkish

ölü bulundu, ölü olarak bulundu

FOUND EXCUSES : English Turkish

ahaneler buldu, mazeretler buldu, gerekçe sundu, açıklamalar yaptı

FOUND FAVOR WITH HIM : English Turkish

onun tarafından rağbet gördü, onun tarafından çok sevildi, onun tarafından memnuniyetle karşılandı

FOUND GUILTY : English Turkish

suçlu bulundu

FOUND HIMSELF : English Turkish

kendini buldu, yeteneklerinin ne olduklarını ve onları en iyi şekilde nasıl kullanacağını öğrendi

FOUND HIMSELF A SUCKER : English Turkish

kendine enayi buldu, çok kolay aldatılabilir kimse buldu ve bu saflığı kendi çıkarı için kullandı

FOUND HIS PLACE : English Turkish

yerini buldu, nerede mutlu olduğunu veya ait olma duygusunu hissettiği yeri keşfetti; belirlenmiş yerini buldu

FOUND HIS WAY : English Turkish

yolunu buldu, gitmesi gerektiği yolu buldu

FOUND IT SUSPICIOUS : English Turkish

onu şüpheli buldu, onun şüpheli olduğunu düşündü

FOUND ITS WAY INTO HIS HEART : English Turkish

ona gönlü oldu, ona ulaştı, ilgisini uyandırdı

FOUND OUT : English Turkish

öğrendi, buldu, anladı

FOUND PEACE AND QUIET : English Turkish

sessizlik ve huzur buldu, sakinlik ve sükûnete ulaştı

FOUND REFUGE : English Turkish

sığındı, barınak buldu, saklandı

FOUND SHELTER UNDER : English Turkish

-ye sığındı,
de sığınak buldu, altında korundu,
de emniyet buldu

FOUND SOLACE : English Turkish

teselli buldu, avundu, avutuldu

FOUND THE OPPORTUNITY : English Turkish

fırsatı yakaladı, şansı değerlendirdi, (bir şeyi yapmak için) uygun zamanı buldu

FOUNDATION : English Turkish

n. esas, temel, asıl, kurma, kuruluş, tesis, kurum, vakıf, korse, astar, fondöten, makyaj altı kremi

FOUNDATION : English Turkish

n. esas, temel, alt yapı; tesis, kuruluş; kurum; makyaj temeli olarak kullanılan kozmetik krem

FOUNDATION CREAM : English Turkish

fondöten, makyaj altı kremi

FOUNDATION MEETING : English Turkish

kurum toplantısı, üyeler toplantısı

FOUNDATION STOCKS : English Turkish

kuruluş hisseleri, bir şirketi başlatan kişilerin sahip oldukları hisse senetleri (genellikle sahiplerine özel haklar ve ayrıcalıklar sağlayan)

FOUNDATION STONE : English Turkish

temel taşı

FOUNDATIONAL : English Turkish

adj. vakıf ile ilgili, dernek ile ilgili, temel ile ilgili; kurum ile ilgili; fon ile ilgili