English
FRAGRANTNESS : English Turkish
n. hoş kokulu olma niteliği, parfümlü olma niteliği, güzel kokulu olma, güzel kokulu olma niteliği
FRAIL : English Turkish
adj. kolay kırılır, narin, zayıf, çelimsiz, ahlaksız, hafif, yavan, tatsız
FRAIL HOPES : English Turkish
zayıf umutlar, kolayca yok edilen ümitler, zayıf beklentiler
FRAILLY : English Turkish
adv. kırılgan bir şekilde, kolay kırılır bir şekilde; zayıf bir şekilde; kuvvetsizce; zayıf fiziksel veya ruhsal durumda
FRAILNESS : English Turkish
n. narinlik, zayıflık, hafiflik
FRAILTY : English Turkish
n. kolay kırılma, narinlik, zayıflık, zaaf
FRAISE : English Turkish
n. siper kazığı, freze
FRAKTUR : English Turkish
n. Fraktur, eskiden Alman el yazması ve basımda sıkça kullanılan basılı siyah harf karakteri stili; kaligrafi olarak yazılan ve dekoratif motiflerle süslenmiş olan doğum ya da evlilik sertifikası (kuşlar, laleler ve süslü yazı gibi) Pennsylvania’da (ABD) Almanca konuşan göçmenlerin soyundan gelenler tarafından kullanılan
FRAMBESIA : English Turkish
n. sifilis benzeri bulaşıcı hastalık, frengi benzeri cinsel ilişki yoluyla geçen bulaşıcı bir hast
FRAMBOESIA : English Turkish
n. frambözi, piyan, kırmızı cilt döküntüsü ve eklem ağrısı ile tanımlanan bulaşıcı tropikal hastalık (Patoloji)
FRAMBOISE : English Turkish
n. framboise, ahududu likörü, ahudududan yapılan brendi; Avrupa ahududusu
FRAME : English Turkish
n. çerçeve, çatı, şasi, iskelet, beden, yapı, yaradılış, kare (film, çizgi roman), sera, tezgâh, arka plân
FRAME : English Turkish
v. çerçevelemek, kurmak, düzenlemek, ifade etmek, uydurmak, iş çevirmek, çamur atmak, komplo kurmak
FRAME A PICTURE : English Turkish
esim çerçeveleme, resmi veya çizimi koruyucu kenarlar içine koymak
FRAME BUFFER : English Turkish
çerçeve arabellek, (Bilgisayar) o anda ekranda gösterilmeyen grafiksel imgeler çerçeveleri depolayan geçici bellek
FRAME GRABBER : English Turkish
çerçeve tutucu, video sinyalleri alan ve onları bilgisayara aktaran kart
FRAME HOUSE : English Turkish
ahşap yapı iskeleti
FRAME OF A BUILDING : English Turkish
inanın iskeleti, bir binanın üzerine inşa edilmiş olduğu destek
FRAME OF MIND : English Turkish
uh hali, düşünce yapısı, mizaç
FRAME RATE : English Turkish
kare hızı, bir filmde görüntülerin gösterildiği sıklık, kare gösterimi hızı
FRAME RELAY : English Turkish
çerçeve aktarıcı, (Bilgisayar) “hızlı paket anahtarlama” metodunu kullanarak hızlı veri aktarımı standardı (LAN veya WAN ağlarında)
FRAME RELAY SERVICE : English Turkish
Çerçeve Aktarma Hizmeti,(Bilgisayar) yüksek kapasiteli telefon hatlarına dayalı olan 1,5 mbps'e kadar aktarım yapabilen telekomünikasyon hizmeti (genellikle LAN ve WAN arasında bağlanmak için kullanılır)
FRAME SAW : English Turkish
n. kol testeresi, hızar
FRAME TALE : English Turkish
n. hikâye içinde hikâye, masal içinde masal
FRAME TENT : English Turkish
n. iskeletli çadır
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani