English
FREEDOM OF THE PRESS : English Turkish
asın özgürlüğü
FREEDOM OF THE SEAS : English Turkish
denizlerin serbestliği, bir kimsenin arzu ettiği yere denize açılma özgürlüğü
FREEDOM OF THE TOWN : English Turkish
n. fahri hemşehrilik
FREEDOM OF THOUGHT : English Turkish
n. düşünce özgürlüğü
FREEDOM OF VOTE : English Turkish
oy kullanma özgürlüğü, yasal reşit yaşı olan her bireyin oy verme hakkı
FREEDOM OF WILL : English Turkish
irade özgürlüğü, bir kimsenin dilediği gibi hareket etme özgürlüğü
FREEDOM OF WORSHIP : English Turkish
ibadet özgürlüğü, devlet tarafından müdahale edilmeden bir kimsenin dinini uygulama ve yerine getirme hakkı
FREEDOM RIDE : English Turkish
freedom ride, ırk bakımından ayrı tutulan bölgelerin entegrasyonunu sağlama çabasıyla 1960’larda güney Amerika Birleşik Devletleri’ne yapılan otobüs gezisi
FREEDWOMAN : English Turkish
n. azat edilmiş köle
FREEFONE : English Turkish
n. ücretsiz telefon, (Birleşik Krallık) ücretsiz telefon hizmeti
FREEFONE™ : English Turkish
n. Freefone™, Birleşik Krallık ücretsiz telefon ticari markası (ücretsiz hizmet)
FREEFORM SHAPE : English Turkish
serbest çizim şekli, grafik programında kullanıcının ekrana çizdiği şekil
FREEHAND : English Turkish
adj. elle yapılmış, el yapımı, aletsiz, rasgele, düzensiz
FREEHANDED : English Turkish
adj. eli açık, el yapımı, cömert, elle yapılmış
FREEHANDEDLY : English Turkish
adv. elle yapılarak, yapma yardım aletleri kullanmadan (çizim veya kabataslak çizme hakkında); cömertçe, yardımseverlikle
FREEHEARTED : English Turkish
adj. açık kalpli, açık yürekli, samimi, serbest, eli açık, cömert
FREEHOLD : English Turkish
n. mülk, mülkiyet hakkı
FREEHOLDER : English Turkish
n. mülk sahibi
FREELANCE : English Turkish
n. bağımsız yazar, bağımsız politikacı, paralı asker
FREELANCE : English Turkish
v. serbest çalışmak, bağımsız çalışmak
FREELANCE : English Turkish
adj. bağımsız yazara ait, serbest sanatçı tarafından üretilmiş
FREELANCER : English Turkish
n. bağımsız yazar
FREELANCING : English Turkish
n. serbest çalışma, serbest olarak çalışma, birkaç farklı şirket için sözleşmesiz ve kısa vadeli dönem için çalışma
FREELIVER : English Turkish
n. bol bol yiyip içen, boğazlı, keyfine düşkün
FREELOAD : English Turkish
v. otlakçı olmak, insanların paraları ile geçimini sağlamak, beleşçi olmak (Argo)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani