Multilingual Turkish Dictionary

English

English
FREELOADER : English Turkish

n. otlakçı, asalak, beleşçi

FREELOADING : English Turkish

n. avantacılık, arkadaşlarının hesabına yaşamak, beleşçilik (Argo)

FREELY : English Turkish

adv. özgürce, bağımsız olarak, rahat bir şekilde, serbestçe

FREEMAN : English Turkish

n. özgür adam, serbest oyuncu, libero, azat edilmiş köle, onursal hemşehri

FREEMARTIN : English Turkish

n. freemartin, kısır düve

FREEMASON : English Turkish

n. Mason, Farmason

FREEMASON : English Turkish

n. farmason, Ortaçağ’da taş işçileri loncası üyesi

FREEMASONRY : English Turkish

n. farmasonluk

FREEMASONS : English Turkish

n. Farmasonlar, "Serbest ve Kabul edilmiş Masonlar", üyeleri arasında karşılıklı yardımlaşma ve kardeş sevgisini savunan gizli kardeşlik derneği topluluğu

FREEMIUM : English Turkish

n. Freemium, temel hizmetleri ücretsiz sağlayan ancak ekstra ya da gelişmiş özellikler içi ücret talep eden iş modelidir

FREEMIUM : English Turkish

adj. freemium, temel hizmetleri ücretsiz sağlayan ancak özel veya gelişmiş özellikler için ücret alan iş modeli türüne ait veya ilgili

FREENESS : English Turkish

n. serbestlik, özgür olma durumu, hür olma

FREENET : English Turkish

n. serbest telsiz çevrimi, bilgisayarla işlenmiş kaynakları ücretsiz halka açık olarak sağlayan ağ (Bilgisayar)

FREEPHONE : English Turkish

n. ücretsiz arama, şirketlerin önceden belirlenmiş gelen aramalar için ödemelerine izin veren telefon hizmeti, ücretsiz

FREEPOST : English Turkish

n. Freepost, belirli kuruluşlara ücretsiz posta göndermeye izin veren Britanya posta sistemi (her kurum posta ücretlerini kendi ödediği için)

FREEPOST : English Turkish

adv. ücretsiz posta olarak, posta bedeli olmadan

FREERANGE : English Turkish

n. açık havada yemleme, hayvanların küçük ahırlarda tutulmaları yerine özgürce dolaşmalarına izin verilen çiftçilik yöntemi

FREERIDE : English Turkish

n. bedavan fayda sağlama, başka bir kişinin hesabına elde edilen yarar, çabasız veya ücretsiz elde edilmiş olan bir şey

FREERUNNER : English Turkish

n. serbest koşucu, şehrin sokaklarında koşan ve binalar arasında atlayan kişi

FREERUNNING : English Turkish

n. avara, şehrin sokaklarında koşma ve binalar arasında atlama sporu

FREESHEET : English Turkish

n. ücretsiz gazete, (İngiltere İngilizcesi) yerel mağazaların ve diğer işletmelerin reklam verdiği tüm yerel ev halkına dağıtılan ücretsiz gazete veya haber bülteni

FREESIA : English Turkish

n. frezya, süsen

FREESTANDING : English Turkish

adj. bağımsız, serbest, bağlı olmayan; desteksiz

FREESTONE : English Turkish

n. yonu taşı, kumtaşı, kolayca kesilebilen yumuşak taş; kolayca çıkarılabilen çekirdeği olan meyve

FREESTYLE : English Turkish

n. serbest stil, yüzücünün hareket tarzını seçebildiği yüzme tarzı (standart hareket grupları içinden); doğaçtan söylenmiş herhangi bir etkinlik (özellikle müzikte)