Multilingual Turkish Dictionary

English

English
GIRTH : English Turkish

n. kolan, çevre, daire çevresi, çember, bel ölçüsü

GIRTH : English Turkish

v. çevresini ölçmek, kuşatmak, eyerlemek, kolanla sıkıştırmak

GIS : English Turkish

coğrafi bilgi sistemi, başvurulan bilgiyi coğrafi olarak depolayan, çalıştıran ve gösteren bilgisayar sistemi

GISMO : English Turkish

n. işlevi belli olmayan alet

GISSING : English Turkish

n. Gissing, soyadı; George Robert Gissing (
1903), İngiliz romancı

GIST : English Turkish

n. öz, özet, ana fikir, asıl

GIST OF AN ARGUMENT : English Turkish

ir tartışmanın ana fikri, bir argümanın özü, bir tartışmanın ana noktası

GIST OF THE ARGUMENT : English Turkish

tartışmanın ana fikri, iddianın amacı, tartışmanın ana noktası

GIT : English Turkish

v. almak, ele geçirmek (Konuşma dili)

GIULIANI : English Turkish

n. Giuliani, soyadı; Rudy Giuliani (1944 doğumlu), ABD'li hukukçu ve siyasetçi, New York City eski belediye başkanı (
2001); eski belediye başkanı Rudy Giuliani'nin ismini alan evcilleştirilmiş yaban hindi türü

GIUSEPPE : English Turkish

n. Giuseppe, erkek ismi (İtalyan)

GIUSEPPE GARIBALDI : English Turkish

n. Giuseppe Garibaldi, (
1882) İtalyan vatansever ve general

GIUSEPPE MAZZINI : English Turkish

Giuseppe Mazzini, (
1872) İtalyan vatansever ve devrimci

GIUSEPPE VERDI : English Turkish

Giuseppe Verdi, (
1901) İtalyan besteci

GIVAT ADA : English Turkish

Givat Ada, Handera şehrine yakın İsrail yerleşim yeri

GIVAT HATAHMOSHET : English Turkish

Givat HaTahmoshet, Altı Gün Savaşı sırasında kanlı mücadelenin yaşandığı bir Kudüs tepesi

GIVAT ZEEV : English Turkish

Givat Zeev, Kudüs belediyesinin hemen kuzeyinde bulunan şehre ait büyük yerleşim yeri (İsrail)

GIVATAYIM : English Turkish

n. Givatayim, Tel Aviv banliyösü (İsrail)

GIVE : English Turkish

n. uysallık, yumuşaklık, esneklik

GIVE : English Turkish

v. vermek, hediye etmek, uçlanmak, ödemek, düzenlemek, yapıvermek, esnemek, gitmek

GIVE A BAD NAME : English Turkish

v. ad takmak

GIVE A BEATING : English Turkish

dövmek, yenmek, sopa çekmek

GIVE A BLACK EYE : English Turkish

v. gözünü morartmak

GIVE A BREAK : English Turkish

fırsat vermek, şans tanımak

GIVE A BRIBE : English Turkish

v. rüşvet vermek