Multilingual Turkish Dictionary

English

English
GIVE SMTH. A WIPE : English Turkish

v. silip temizlemek, silmek

GIVE SMTH. A WRING : English Turkish

v. burmak, döndürerek sıkmak, sıkarak acıtmak

GIVE SMTH. AN AIRING : English Turkish

v. havalandırmak

GIVE SMTH. PUBLICITY : English Turkish

v. açıklamak, duyurmak

GIVE SMTH. THE GO BY : English Turkish

elini sürmemek, dokunmamak

GIVE SOME THOUGHT TO : English Turkish

v. biraz ilgi göstermek

GIVE SOMEONE A BUZZ : English Turkish

irisine telefon etmek, birsini telefonla aramak

GIVE SOMEONE A PIECE OF ONE'S MIND : English Turkish

irine ağzının payını vermek, azarlamak, çıkışmak; düşündüğünü söylemek, aşikar bir şekilde söylemek

GIVE SOMEONE A WEDGIE : English Turkish

(Argo) give someone a wedgie, bir kişinin iç çamaşırını arkasına sıkışacak şekilde çekmek

GIVE SOMEONE HELL : English Turkish

irinin canına okumak, birine çıkışmak, birini azarlamak, birinin işini zorlaştırmak

GIVE SOMEONE THE COLD SHOULDER : English Turkish

irine soğuk davranmak, (Argo) kasten dostça olmayan bir şekilde davranmak, birini önemsememek

GIVE SOMEONE THE JITTERS : English Turkish

irini çok korkutmak, birini gergin hale getirmek, birini dehşete düşürmek

GIVE SOMEONE TROUBLE : English Turkish

irinin başına dert açmak, birinin işini zorlaştırmak, birine sorunlar yaratmak

GIVE SOMETHING THE BOOT : English Turkish

ir şeyden kurtulmak, başından savmak, bir şeye karşı koymak

GIVE SOMETING A GOOD RINSE : English Turkish

v. iyice çalkalamak, güzelce durulamak, sudan geçirmek

GIVE THE ALARM : English Turkish

alârm çalmak, tehlike işareti vermek

GIVE THE BENEFIT OF THE DOUBT : English Turkish

irinin haklı olduğunu düşünmek, biri hakkında en iyisini düşünmek, suçsuz kabul etmek

GIVE THE BOOT : English Turkish

defetmek, tekme atmak; baştan savmak, işten kovmak, görevden almak

GIVE THE BREAST : English Turkish

emzirmek, bebeği beslemek, bebeği emzirmek

GIVE THE CHILLS : English Turkish

soğukluk getirmek

GIVE THE COLD SHOULDER : English Turkish

soğuk davranmak, kasıtlı olarak soğuk veya sevimsiz olmak, umursamamak

GIVE THE DEVIL HIS DUE : English Turkish

kötü adamın bile hakkını vermek

GIVE THE DIRECTIONS : English Turkish

v. yolu tarif etmek

GIVE THE ENGINE THE GUN : English Turkish

v. gaz vermek, gazlamak

GIVE THE FULL TREATMENT : English Turkish

v. gerekli özeni göstermek, gereken önemi vermek