English
GLORY : English Turkish
n. şan, şeref, ün, ihtişam, görkem, hale, nur, ayla, mutluluk, cennet
GLORY : English Turkish
v. övünmek, gurur duymak, sevinmek, memnun olmak
GLORY HOLE : English Turkish
n. düzensiz oda, karışık çekmece, sandık odası
GLORY HOUND : English Turkish
şan ve şeref peşinde koşan kimse, övgü bekleyen kimse, beğeni veya şöhret peşinde olan kimse
GLORY LTD. : English Turkish
n. Glory Ltd., para sevk eden ve para sayan üreten Japon şirketi
GLORY OF GOD : English Turkish
Tanrı’nın ihtişamı, Tanrı’nın kutsallığı, Tanrı’nın kutsiyeti
GLOS : English Turkish
n. Glos, soyadı
GLOS. : English Turkish
Gloucestershire, güneybatı İngiltere'de bulunan kontluk; güneybatı İngiltere'de bulunan bir liman
GLOSS : English Turkish
n. cila, perdah, dış güzellik, yorum, açıklama, dipnot
GLOSS : English Turkish
v. parlatmak, cilalamak, örtbas etmek, dipnot düşmek, açıklama yapmak, yorumlamak
GLOSS OVER : English Turkish
örtbas etmek, gizlemek, farklı yorumlamak
GLOSSA : English Turkish
n. glosa, dil (Anatomi)
GLOSSAL : English Turkish
adj. glosal, dile ait, dille ilgili
GLOSSALGIA : English Turkish
n. glosalji, dil ağrısı
GLOSSARIAL : English Turkish
adj. terimler sözlüğü ile ilgili, terimler düzenlemesiyle ilgili; terimler listesiyle ilgili; sözlükle ilgili
GLOSSARIST : English Turkish
n. terimler sözlüğü yazan kimse, açıklayıcı yazı yazan kimse, sözlük yazan kimse; yorumcu, yorum yazan kimse
GLOSSARY : English Turkish
n. açıklayıcı sözlük, sözlük
GLOSSATOR : English Turkish
n. yorumcu, eleştirmen, yorum veya açıklayıcı yazılar yazan kimse; sözlük derleyen kimse; Ortaçağda Katolik ve Kilise kanunlarının yorumlayıcılarından biri
GLOSSECTOMY : English Turkish
n. glosektomi, dilin tamamının ve bir kısmının ameliyatla alınması
GLOSSEME : English Turkish
n. dilbirim
GLOSSER : English Turkish
n. parlatan kimse veya şey, bir şey üzerine perdah veya cila uygulayan kimse; parlatıcı, dudakları parlak yapan kozmetik ürün; açıklayıcı yazılar yazan kimse; yorumcu, bir metin üzerine yorumlar ve açıklayıcı notlar yazan bilim adamı, tefsirci; eleştirmen
GLOSSILY : English Turkish
adv. gösterişli bir biçimde, parlak bir şekilde, parlak perdah ile, cilalı bir şekilde
GLOSSINESS : English Turkish
n. parlaklık, gösteriş
GLOSSITIS : English Turkish
n. glosit, dil iltihabı
GLOSSO : English Turkish
pref. glosso, dil, dille ilgili
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani