Multilingual Turkish Dictionary

French To Turkish

French To Turkish
DISTENT : French Turkish

"aralıklı, uzak; soğuk, kibirli"

DISTILLATEUR : French Turkish

[le] damıtmacı

DISTILLATION : French Turkish

[la] damıtma

DISTILLER : French Turkish

"imbikten çekmek, damıtmak; saçmak, yaymak"

DISTILLERIE : French Turkish

"[la] damıtımevi; damıtımcılık"

DISTILLÉ : French Turkish

damıtık

DISTINCT : French Turkish

"başka, ayrı, farklı; seçik, belirli"

DISTINCTEMENT : French Turkish

açık açık, belli olarak

DISTINCTIF : French Turkish

ayırt edici, belirtici

DISTINCTION : French Turkish

"[la] ayırt etme, ayırma; ayrılık, ayrım; rütbe; üstünlük; kibarlık, zarafet"

DISTINGUER : French Turkish

"ayırt etmek, ayırmak; fark gözetmek "

DISTINGUÉ : French Turkish

"üstün, seçkin; kibar"

DISTORSION : French Turkish

"[la] burkulma, bükülme; (telefonda) ses bozukluğu; dengesizlik; uyumsuzluk"

DISTRACTION : French Turkish

"[la] dikkatsizlik; dalgınlık; eğlence"

DISTRAIRE : French Turkish

"ayırmak, ifraz etmek; el uzatmak, kendi yararına çevirmek; caydırmak; dalgınlık vermek; oyalamak, eğlendirmek "

DISTRAIT : French Turkish

dikkatsiz, dalgın

DISTRAITEMENT : French Turkish

dalgınca, dalgın dalgın

DISTRAYANT : French Turkish

oyalayıcı, eğlendirici, dinlendirici

DISTRIBUER : French Turkish

"dağıtmak; bölmek, bölümlemek; paylaşmak"

DISTRIBUTEUR : French Turkish

[le] dağıtıcı

DISTRIBUTEUR DE BILLETS : French Turkish

ilet makinesi

DISTRIBUTION : French Turkish

"[la] dağıtma, bölüştürme; bölümleme; mektup dağıtma "

DISTRIBUTION DES BILLETS : French Turkish

ilet satış yeri

DISTRIBUTION DES PRIX : French Turkish

ödül dağıtımı

DISTRICT : French Turkish

"[le] yargı çevresi; yönetim çevresi; bölge, yöre"